Değerli BEYSAD Dergisi Okurları,
Bu sayımızda yine çok değerli bir yöneticimizle birlikteyiz. Otomotiv sektöründen gelen önemli tecrübeleriyle de bizleri aydınlatan, yeni üyemiz Teknopark Firması’nın Genel Müdürü Sayın Çetin Çıtakoğlu… Çetin Bey’e yoğun seyahat temposunda ulaşmak gerçekten güçtü ancak tüm yoğunluğuna rağmen bizleri kırmayıp dergimize bu röportajı yetiştirdi. Dolu dolu cümleleriyle sizlere ışık tutacağına inanıyoruz.
Kendisine, bizlere destek olduğu için çok teşekkür ederiz.
Sizi tanıyabilir miyiz?
1980 İstanbul Teknik Üniversitesi Genel Makine Mühendisliği’nden mezuniyet sonrası hemen Türkiye’nin en önde gelen otomotiv firmasının Motor&Aktarma organları ve kamyon fabrikasının kuruluş çalışmalarını yürüten proje koordinasyon grubuna genç bir mühendis olarak başladım. O yılların zorlu ekonomik koşullarında Türk Otomotiv Endüstrisi’nin duayenleri tarafından başlatılan ve bir üyesi olmaktan her zaman gurur duyduğum bu projenin gerçekleşmesinde çeşitli görevler aldım. 16 yıl süresince çalışmış olduğum bu kuruluşta son derece teknolojik bir fabrikanın kurulup devreye alınması deneyimini kazanmanın yanı sıra, İmalat Müdürü olarak da üretim ve montaj yönetiminde çok önemli tecrübeler kazandım. Bu değerli tecrübeler daha sonraki iş hayatımda da bana her zaman çok şeyler kazandırmıştır.
Bugün 31 yıla yaklaşan iş hayatımın ilk yarısında edindiğim bu yoğun üretim tecrübesi, otomotiv ve beyaz eşya endüstrilerinde üretim yapan yan sanayi şirketlerinde yönetici olarak bu kuruluşların yeniden yapılanması ve stratejik iş geliştirme aşamalarında üst düzey sorumluluklar alarak devam etti.
Teknopark ile yollarınız ne zaman kesişti?
Sayısı çok fazla olmasa da sorumluluk aldığım tüm şirketlerde ekip olmanın önemini hep öne çıkardım ve hep iyi bir ekiple çalışma ortamı oluşturmaya çalıştım. Geriye dönüp baktığımda birlikte çalıştığım arkadaşlarımın bugün son derece değerli şirketlerde önemli mevkilerde olduğunu görünce bu konuda şanslı olduğumu hissediyorum.
Sonuç olarak, üretim odaklı şirketlerde en alt kademeden en üst kademeye kadar bulunduğum görevlerde edindiğim yoğun tecrübeyi şimdi mensubu olduğum Teknopark Şirketler Grubunda kullanarak, grubu kurumsal yapının oluşturulması ile birlikte olması gereken yere yeni hedeflerlere ulaştırmak için ekibimle birlikte Eylül 2010’dan bu yana çalışıyorum.
Teknopark firmasına ve yaptığı çalışmalara ilişkin bilgi verir misiniz?
Biri İstanbul Kartal ve ikisi Çerkezköy’de olmak üzere üç lokasyonda yaklaşık 350 kişilik kadromuz ile beyaz eşya sektörü ağırlıklı olarak asenkron elektrik motorlar, aluminyum ve zaman enjeksiyon ürünleri ve kablo grupları üretimi yapan Teknopark Grubu’nda yeniden yapılanmayı başlattık. Bu nedenle grup şirketlerinde bütçeye göre yönetim ilkelerini getirerek üç ana hedefimizi gerçekleştirme yolunda yalın yönetim ve yalın organizasyon gereği yeni bir yapılanma oluşturduk.
Grubumuzun ana hedeflerini:
- 3 yıl içinde Türkiye’nin ilk 500 şirketi arasına girmek
- Global bir şirket olarak minimum ciromuzun %60’ını ihracattan sağlamak
- Çalışmakta olduğumuz beyaz eşya endüstrisinin yanı sıra öncelikle otomotiv ve sonrasında havacılık ve savunma sanayine girmek
olarak koyduk ve bu hedeflere en az benim kadar inanmış bir ekiple yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Genç ama işini bilen tecrübeli, dinamik bir ekibimiz var, beraber oluşturduğumuz hedefleri gerçekleştireceğimize inanıyorlar. Değişimin getirdiği sıkıntıları aştık, yeni projeler ve yeni pazarlarla planladıklarımızı gerçekleştirmeye başladık.
Global pazarlara açılmak ve global bir oyuncu olmak için stratejilerimizi geliştirdik. Bu nedenle yoğun bir şekilde dış ilişkilerimizi geliştiriyoruz, fuarlara katılıyoruz. İran, Almanya, Endonezya’dan sonra son olarak İngiltere’de ilgili fuarlara katıldık. Bu katılımlar, alanımızda stratejik bir yan sanayi olma yolunda bize önemli katkılar sağladı.
Sizi rakiplerinizden ayıran özellikleriniz nelerdir?
Global pazar şartlarına baktığımızda Türk yan sanayisinin konumunun, Çin / Hindistan ve Doğu Avrupa ülkeleri arasında olduğunu görüyoruz. Son derece doğal olarak ana müşterilerimiz bizleri kaliteden taviz vermeden bu ülkelerin fiyatları ile, daha doğrusu Çin fiyatları ile kıyaslıyorlar. Son derece doğal ve kaçınılmaz. Bu nedenle şirketlerimizde her türlü verimlilikleri sağlayarak sadece üretim değil tüm maliyet kalemlerimizde Çin ile başa çıkar hale gelmeliyiz. Bunun için de her türlü özveriye ve öğrenmeye açık çalışanlarımız yalın üretim, yalın altısigma gibi teknikler geliştirerek her türlü israfı azaltacak çalışma yöntemlerini bulmalıyız. Bu önemli bir değişimdir ve bu değişim kapıdaki güvenlik görevlisinden başlar ve en tepeye kadar gider. Bunun mücadelesini vermek ve ayakta kalabilmek için bunu yapmak zorundayız, yoksa bunu yapan birileri gelip sizin işinizi elinizden alacaktır.
Ancak bu değişimin bir diğer olmazsa olmazı da kendi ürünümüze, modelimize, patentimize sahip olmaktır. Bunun da yolu proses ve ürün geliştirmekten yani Ar-Ge’den geçiyor. Sistem sağlayıcı (sistem partner) ve co-designer olarak ana firmaların projelerinde yer alan yan sanayi firmalarının ayakta kalacağı bir pazardayız. Tüm yan sanayi şirketleri, varlığını sürdürebilmesi için gerek ana sanayilerin gerekse devletimizin desteğini de alarak bu çalışmalarını yapmak zorundadır. Bununda yolunun Yan Sanayi Stratejileri’nin geliştirilmesinden geçtiğine inanıyorum.
Otomotiv tecrübenizin de olduğunu ön planda tutarak, beyaz eşya ve otomotiv sektörlerini genel bir bakışla karşılaştırmanızı rica edebilir miyiz?
Beyaz Eşya yan sanayi üreticilerinin yapısını incelediğimizde özellikle kurumsallaşmayı tam olarak tamamlamamış, bu konuda çalışmalara başlamış ancak henüz tam sonuçlandıramamış yani henüz değişimi bitirememiş bir şirketler topluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu durumda da özellikle müşteri beklentilerinin çok yüksek olduğu ve yakın gelecekte daha da zorlaşacağı bir global iş dünyasında, bu aşamaya gelmeyi başaramayanlar ayakta kalamayacaklardır.
Otomotiv sektörünü iyi tanıyan bir yönetici olarak, otomotiv sektörünün gerek kalite gerekse maliyet ve müşteri memnuniyeti beklentilerinin beyaz eşya sektörüne göre çok daha yukarılarda olduğunu söyleyebilirim. Dolayısı ile otomotiv endüstrisi beklentilerini sağlayan firmaların yaptıklarını beyaz eşya yan sanayi üreticilerinin de yapması şarttır. Böylelikle hem müşteri memnuniyeti artacak hem de karşılıklı kazan/kazan felsefesi ile üreticiler de bir üst seviyeye çıkacaklar ve global oyuncu olacaklardır.
Ancak bunu yapmak kolay değil. Bu nedenle kesinlikle beyaz eşya yan sanayicilerinin ortaklaşa hareket ederek güçlerini birleştirmesi gerekir.
Yeni üyemiz olarak BEYSAD’dan beklentileriniz nelerdir? Sizler için ne yapabiliriz?
Yatırım planlamaları, satınalma, makine ve ekipman tedariği, bakım faaliyetlerinin ortaklaşa yapılması, atıl kapasitelerin değerlendirilmesi gibi ana başlıklarda BEYSAD çatısı altında ve/veya koordinasyonunda ortaklaşa hareket etmenin yolu bulunabilir. Örneğin yatırım planlamasında “ortaklaşa bir yatırım“ düşünülemez mi? Satınalma maliyetlerinin azalmasında ortaklaşa bir satınalma yapılması, Çin ve Hindistan’da bir satınalma ofisi oluşturulamaz mı? Avrupa’da çeşitli firmalar kapanıyor. Ortaklaşa hareket edilerek bunların makine ve ekipmanları Türkiye’ye getirilemez mi? Her yan sanayi firmasında yeterli bakım ekibinin olmadığı bir gerçek. Buradan hareketle uzmanlardan oluşan elektrik, elektronik ve mekanik bakım ekipleri kurularak bu konuda yeterli kadrosu olmayan şirketlere servis sağlanamaz mı? Büyük üretim kayıplarına neden olan yedek parça eksikliği bu koordinasyonla engellenemez mi?
Bu konularda BEYSAD’ın “Stratejik Plan“ hazırlama aşamasında olması büyük fırsat diye düşünüyorum.