Bundan birkaç hafta önce İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından düzenlenen ilginç ve bir o kadar da önemli toplantı vardı. Bu toplantı, İSO'nun geleneksel olarak düzenlediği sanayi kongrelerinin 13’üncüsü idi. Konusu da “Vasatlıktan Çıkış İçin İnsan ve Kültür- Geleceği Birlikte Kuralım” temasına yönelikti.
İstanbul Sanayi Odası’nın düzenlediği 13’üncü Sanayi Kongresi ‘Vasatlıktan Çıkış için İnsan ve Kültür-Geleceği Birlikte Kuralım’ temasıyla 8 Ekim 2015’de Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Anadolu’daki 13 sanayi ve ticaret odasının katkısıyla düzenlenen kongrede, Türkiye sanayisinin vasatlıktan çıkış yolları interaktif bir ortamda tartışıldı. Kongreye, iş insanlarından gençlere, girişimcilerden bilim insanlarına 2 bine yakın kişi katıldı. Kongrede vasatlıktan çıkış için Finlandiya modeli incelendi.
Konunun ilginç olan yanlarından birisi, Türkiye’nin son dönemlerde yaşadığı gündemlerin çok sığ ve farklı olmasına rağmen bu konunun çok hayati olması. İkinci yönü de İSO gibi bir sanayi meslek örgütünün sosyo-kültürel bir konuya parmak basması.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye’nin insanı ve kültürü odağına alan, bütünsel kalkınmaya dayalı, temelden ve kapsamlı bir dönüşümü hedeflemesi gerektiğine, bu dönüşümde ise işbirliğine dayalı ‘birlikte yaratmak’ (co-creation) kavramının etkili olacağına dikkat çekti.
Günümüzde ekonomik ve teknolojik gelişmelere uyum sağlayabilen, üretimi değer olarak gören, katılımcı ve paylaşımcı bir birey anlayışının yükselen değer haline geldiğini söyleyen Bahçıvan, “Dünyadaki son örneklerin de gösterdiği gibi, herhangi bir önemli sorunu çözmenin yolu, bize benzeyenlerden ziyade benzemeyenlerle sağlanacak diyalog, müzakere ve işbirliğinden geçmektedir. Birlikte yaratma gücünü kazananlar, 21. yüzyılı şekillendirmeye katkı yapacaktır” şeklinde konuştu.
Aslında İSO’nun gözüyle, kalkınmada veya büyümede makinenin rolü inkar edilemez. Ama o makineye can veren veya yön veren insanın rolü hiç ihmal edilemez. İşte makineleri yapan veya işleten insanların yetiştirilmesi ve kalitesi de inkar edilemez.
Bu konu ile ilgili olarak toplantıda Finlandiya örneği işlenmiş. Finlandiya Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Risto E. J. Penttila kendi ülkelerinin başarı örneğini anlatmış. Pentilla, ülkenin başarmasında 5 önemli faktörün altını çizmiş.
· İlki “kadın”. Kadınların işgücüne dahil edilmesinin önemine değinerek dünyada en fazla kadın yöneticinin Finlandiya’da olduğunu belirtmiş.
· İkincisi “mühendis”. Sanayideki başarıda mühendisliğin beşte bir payının olduğunu ifade ederek başbakanlarının da mühendis olduğunu hatırlatmış. Onun gözüyle Finlandiya’nın bir şirket gibi yönetim felsefesi varmış. Doğrusunu söylemek gerekirse bu noktada Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bundan 3-5 ay önce Türkiye’yi bir şirket yönetimine benzetme konusu aklımıza geldi.
· Üçüncüsü “eğitim”. Herkes için eğitimde öğretmenlerin rehber olarak daha akıllı olduğu vurgusunu yapmış.
· Dördüncüsü “hiyerarşi olmaması”. Herkese hemen ulaşmanın kolaylığı ve önemi üzerinde durmuş.
· Son olarak “güven”. Başarıda insanların birbirine güven duymasının önemi ve gereği konusuna değinmiş.
‘Nesnelerin interneti’ dönemi başladı
İSO 13. Sanayi Kongresi’nde eş zamanlı olarak yapılan dört serbest kürsü çalıştayında, “Nasıl üretim?”, “Nasıl insan?”, “Nasıl İşbirliği?” ve “Nasıl sürdürülebilirlik?” sorularına yanıt arandı. Aydın, Gaziantep, Kocaeli, Adana, Denizli, Ege Bölgesi, Konya, Ankara, Eskişehir sanayi odaları ile Sakarya, Mersin, Sivas ve Kastamonu sanayi ve ticaret odalarının işbirliğiyle düzenlenen çalıştaylara, öğrencilerden sanayicilere, akademisyenlerden girişimcilere geniş yelpazede katılımcılar büyük ilgi gösterdi. “Nasıl üretim?” çalıştayında milyarlarca dolarlık cirolara ulaşan markaların Ar-Ge ve tasarıma verdiği önemin altı çizilirken, Türkiye’de tasarımın ikinci planda kaldığı, tasarıma önem verilse bile bu tasarımları üretebilecek teknolojinin eksikliğinin gelişiminde engel teşkil ettiği vurgulandı. Çalıştayda ayrıca geleceğin ana akımının kişiye özel benzersiz tasarımlar ve üretimde olduğu, artık “nesnelerin interneti” döneminin başladığı, içinden elektrik geçen her ürünün internete ve birbirlerine bağlı olacağı dile getirildi. Türkiye’nin ise bu süreci iyi değerlendirmemesi halinde treni kaçıracağına dikkat çekildi.
Tek bir kalıp insan doğru değil
“Nasıl insan?” çalıştayında insanların tek bir kalıba konulmadan özgürleştirilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Özellikle eğitim sisteminde eşit imkanlar ve fırsatlar sunulması ile insanların yeteneklerini geliştirebileceği, rekabet ortamının değil motive edici bir ortamın sağlanması gerektiği ve bu sayede sanayinin ihtiyacı olan kaliteli iş gücünün karşılanacağı vurgulandı. “Nasıl sürdürülebilirlik?” çalıştayında sürdürülebilirlik kavramı ile bunun nedeni olmadığı ve nasıl yapılacağı tartışılırken, dokuz temel eğilim ortaya çıktı. Buna göre sürdürülebilirlik hedefinin, eğitim, ahlak, adalet, şeffaflık, mutluluk, özgürlük, demokrasi, farklılığa saygı ve hesap verebilirlik süreçleri ile başarılacağı ortaya konuldu. “Nasıl işbirliği?” çalıştayında da işbirliğine gönüllü olarak gidilmesi gerektiğine dikkat çeken katılımcılar, sözleşme ile yapılan işbirliklerinin güven kaybına sebep olduğunu söyledi. Katılımcılar, işbirliğinin etik değerler içinde ele alınması gerektiğini ve toplumun değer yargılarının yeniden gözden geçirilmesini istedi. Çalıştayda işbirlikleri için yapılan sözleşmelerin kişilerin samimiyetten uzaklaştırdığını, bu nedenle kooperatif sisteminin tekrar gündeme getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Periscope’tan canlı yayın, twitter’dan anında yorum
13. Sanayi Kongresi, yeni nesil kongre formatıyla kurgulandı. Kongre öncesinde etkinliğe ait web sitesinden ilan edilen ‘açık çağrı taslak metni’ne online ortam üzerinden toplumun tüm kesimleri katkı yaptı. Bu katkılarla oluşturulan açık çağrı metninin son halini alması akşamın geç saatlerini buldu. Kongre, gün boyu mobil uygulama Periscope’tan canlı yayınlanırken #sanayikongresi etiketi ile atılan tweet’ler etkinlik mekanındaki özel olarak hazırlanan duvarlardan (tweetwall) an be an yansıtıldı. “Matematik, Teknoloji ve Başarısızlık” konularına yönelik farkındalık yaratmayı hedefleyen kongrede, “Bazen Olmaz! Başarısızlık da Hayatın Bir Parçası” oturumunda, iş dünyasının duayenleri Ahmet Nazif Zorlu, Ahmet Çalık, Agah Uğur ve teknik direktör Mustafa Denizli deneyimlerini paylaştı. Türkiye’nin ilk ve tek matematik köyünün kurucusu Prof. Dr. Ali Nesin de “Hayat Oyundur, Oyun Matematiktir” oturumunda Anadolu’dan 30 ortaöğretim öğrencisi ile matematik şovuna imza attı. Ayrıca ünlü oyuncular Demet Akbağ ve Sermiyan Midyat ana temayı doğaçlama bir şekilde yorumlayarak kongreye renk kattı.
Steve Jobs, Türkiye’de doğup yaşasaydı başarılı olamazdı
Kongrenin açılışında konuşan İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Türkiye’nin 2013 yılından bu yana ileri teknoloji ticaretinde 55 milyar dolar açık verdiğine dikkat çekerek, “Vasatlığı bundan daha iyi açıklayarak bir rakam aramak gereksiz” dedi. “Steve Jobs, Türkiye’de bu sistem içinde doğup, burada yaşasaydı acaba aynı başarıyı yakalayabilir miydi, bir düşünün” diye soran Zeynep Bodur Okyay, “Benim cevabım hayır. Çünkü Jobs’a başarı hikayesini yazdıran sistemi, Türkiye’de mevcut kılamadık, kılamıyoruz. Sistemimiz sorunlu. Vasatlıktan çıkmamız için bu coğrafyadan çok daha fazla sıra dışı başarı hikayesi çıkaracak bir üretim eko sistemi kurmamız şart” diye konuştu. Türkiye’nin içinde bulunduğumuz asırla yüzleşirken sorması gereken sorunun “Niye yapmadık” değil, “Nasıl yaparız” olması gerektiğini söyleyen Okyay şöyle devam etti: “Çünkü insan suya düştüğü için değil, çıkamadığı için boğulur. Vasatlık, sudan çıkma yollarını aramamaktır. Türkiye’nin ihtiyacımız olan kaynağı sağlamaya devam etmek için iyi bir eğitim sistemine, yüksek teknolojik donanma, cesarete, kararlılığa ve yapılan ve yapılması gereken reformlarla çekim merkezi olmaya ihtiyacı var” dedi. Okyay, “Bu kongrede, Türkiye’nin nasıl bir fırsatlar ülkesi olabileceğine dair cevaplar aramak için kamuoyuna dört önemli soru soruluyor. Ben kendi cevaplarımı kısaca paylaşmak istiyorum: Nasıl insan; özgür, yenilikçi ve üretken. Nasıl üretim; yenilikçi, katma değeri yüksek ve rekabetçi. Nasıl işbirliği; demokratik, kazan-kazan anlayışına dayalı ve etik. Nasıl sürdürülebilirlik; kapsayıcı, kurallı ve inovatif.”
Haberde Dünya Gazetesi yazarı Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu’nun yazısından da yararlanılmıştır.