Türkiye’nin küresel değer zincirindeki yeri açısından Türkiye’nin ve sektörümüzün avantajları/dezavantajları nelerdir?
Türkiye Beyaz Eşya sektörü olarak, dünyada Çin’den sonraki en büyük ikinci, Avrupa’daki ise en büyük üretim merkezi konumunda bulunuyoruz.
Sektörümüz yüksek teknolojiye dayalı üretim prosesleriyle, gelişmiş Ar-Ge yapısı ve yetişmiş insan kaynaklarıyla, yenilikçi ve çevreci ürünler üreten, güçlü yardımcı sanayisiyle dışa bağımlılığı azaltan rekabetçi ve güçlü bir yapıya sahiptir.
Sektörümüzdeki firmalar sağlam bir iç pazara sahip olmanın yanında yoğun olarak ihracat odaklı üretim yapıyor. Ana ihracat pazarımız Avrupa’ya yakınlığımız önemli bir avantajımız.
Aynı zamanda sektörümüzün esnekliği ve çevik yöntemler kullanması, yeniliklere, regülasyonlara, ‘VUCA Dünyası’ diye tanımladığımız değişken, belirsiz ve kompleks bir yapıya dönüşen dünyamızdaki şartlara hızla uyum sağlayabilecek yetkinliklere sahip olması önemli avantajlarımız arasında bulunuyor.
Tedarikçilerimizin operasyonda gösterecekleri olumlu performans, global anlamda tedarikçi olmak için de büyük bir fırsat yaratıyor. Bu konuda Türkiye’den ihracatın artırılmasına yönelik yoğun çalışmaları, birlikte yürütmeye önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz. Rekabetçi maliyetlerimizi ve ürün kalite/sevkiyat performansını yüksek seviyede gerçekleştirdiğimiz noktada, yan sanayi firmalarımızın global BSH siparişlerini almaları mümkündür.
Katma değeri yüksek ve yüksek imalat teknolojisi gereksinimi olan ve henüz ülkemizde Ürün Araştırma Geliştirme faaliyetlerinin sınırlı olduğu alanlarda; BSH Ev Aletleri olarak yeni yatırımları ve çalışmaları destekliyoruz.
Ana ihracat pazarımız Avrupa’da Beyaz Eşya doygunluğunun yüksek olması ve yaşlı nüfus oranının artması zaman içinde pazarın daralması gibi bir dezavantajı getirebilir. Ayrıca ürünlerimizde kullandığımız birçok hammadde ve komponentin tedarikinde önemli ölçüde dışa bağımlı olmamız da bir dezavantaj oluşturuyor.
Fırsatları değerlendirme ve risklere karşı önlem alma konusunda ülke, sektör ve şirketler bazında neler yapılması gerekmektedir?
Pandemi döneminde tedarik zincirindeki yaşanan kopmalar, yakın coğrafyadan tedariklerin önemini ortaya çıkardı. Bu nedenle ithal edilen birçok parçanın yerlileştirilmesi önem kazandı. Avrupalı üreticiler de Uzakdoğu’dan tedarik etmek yerine olabildiğince yakın coğrafyalardan alternatif tedarik kaynaklarına yönelmeye başladı. Bu dönemde Türk yan sanayisi güçlü ve esnek yapısıyla öne çıkıp yeni fırsatlar yaratabilecek durumdadır. Bu noktada verimliliklerin artırılması, dijitalleşme, rekabetçi bir yapı oluşturulması ve sürdürülebilirlik alanlarındaki faaliyetlere ağırlık verilmesi gibi konulara önem veriyorum.
Tedarikçilerinizden bu değişimlere uyum sağlama konusunda beklentileriniz nedir?
Tedarikçilerimizin, değişkenliklerin, belirsizliklerin ve kompleksitenin arttığı ve artık ‘normal’ olarak kabul edildiği bugünün dünyasına hazır olmaları, esnek ve çevik çalışma yöntemlerini uygulayabilecek yapılarını güçlendirmeleri gerekir. Karşılaşılması muhtemel sorunlara çok yönlü çözümler üretebilme yeteneklerini geliştirmeliler. Özelikle ülkemizin içinde bulunduğu şartları da göz önünde bulundurarak finansal risklerin doğru yönetilmesi çok önemlidir.
Beyaz Eşya sektörüne gelen yeni enerji regülasyonları ve AB’nin ticari ortaklarını emisyon azaltılmasına yönelik ‘Avrupa yeşil mutabakatı’ çerçevesinde karbon vergisi uygulaması nedenleriyle yan sanayi firmalarımızın da sürdürülebilir gelişime odaklanmaları, enerji ve su tüketimlerini düşürme ve atık seviyelerini azaltıcı önlemler almaları ve bu konulara ağırlık vermeleri önem taşıyor.
BEYSAD'a bu süreçte düşen görevler ve faaliyet önerileriniz neler olabilir?
BEYSAD yürüttüğü faaliyetleri ile Beyaz Eşya üreticileri ile yan sanayi arasında bir köprü oluşturarak, sektördeki gelişmelere ve değişen şartlara göre yan sanayi firmalarının da kendilerini geliştirmelerinde öncü ve yönlendirici rol üstleniyor. Endüstri 4.0 ve dijitalleşmeye yönelik faaliyetleri bunlara iyi örneklerdir.
Önümüzdeki dönemde BEYSAD’ın gündeminde; Covid-19 salgınının etkileri ve alınan önlemler hakkında tecrübelerin paylaşılmasının yanı sıra yeni enerji regülasyonları ve Avrupa yeşil mutabakatı çalışmaları gibi sektörümüzün geleceğini ilgilendiren çok önemli konuların yer alması gerektiğini düşünüyorum.