Sedat Akkoyun
Makasan A.Ş. Genel Müdür Yrd. (Fatih Üni. Endüstri Müh.)
Saliha Akkoyun Karaoğlu
Makasan A.Ş. Ticaret Müd. ( İstanbul Ticaret Üni. İşletme Fakültesi )
Makasan A.Ş. hakkında,
Firmamız, metal şekillendirme için kullanılan kalıpların tasarım ve imalatı, metal parça pres baskı işlemleri, elektrostatik toz boyama, çeşitli kaynak ve montaj prosesleri konusunda 1977 yılından bu yana beyaz eşya ve otomotiv sektöründe hizmet vermektedir. Firmamız, konusunda tecrübeli kadrosu ve sürekli gelişen robot ve otomasyon sistemlerinin yer aldığı üretim şekliyle müşteri taleplerini yerine getirmektedir. Kullandığımız üretim teknolojileri, kalite yönetim sistemimiz ve ticari güvenilirliğimizle yurtiçi müşterilerimiz yanında dünyanın bir çok ülkesine de ihracat yapmaktayız. Bu bakış açısıyla 40 yılı aşkındır büyüme odaklı yapımızdan ödün vermeden ülke sanayisine hizmet etmenin gururunu yaşamaktayız. Bizler firmamızın ikinci kuşak temsilcileri olarak, ilk kuşak yöneticilerimizden edindiğimiz değerli teknik ve yönetimsel öğretilerle günümüz teknolojisini ve kurumsal yönetim bakış açısını bir araya getirerek şirketimizi gelecek kuşaklara taşımayı hedefliyoruz.
Gerçek girişimcinin tanımını nasıl yaparsınız, en önemli kriter nedir? Yurt dışındaki girişimcilerle kıyaslama yapıldığında ne gibi farklılıklar veya benzerlikler var? Peki, girişimcilerin yöneldikleri alanlar dikkate alındığında sizce başarının ve hatanın temelini neler oluşturuyor?
Gerçek girişimci, yeni ve faydalı fikirleri olan, vizyon sahibi, analiz yeteneği sayesinde ortam gereksinimlerini görebilen ve risk alarak faaliyete geçebilen kişidir. Bu saydıklarımız arasında kişinin girişimci olarak adlandırılmasını sağlayan en önemli özellik ise risk alabilme yeteneğidir.
Risk alarak eyleme geçmediğiniz takdirde düşündüklerinizin ve fark ettiklerinizin çevrenize bir yararı olamıyor.
Yurt içi veya yurt dışı fark etmeksizin tüm girişimcilerin ortak özelliği sürekli araştıran tarafları, gelişim ve değişim istekleridir. Yurt dışındaki girişimcilerle ülkemizdeki girişimcilerimizin en büyük farkı ise bizce imkan farklılıklarıdır. Finans ve teknolojik kaynaklara erişim ülkemizde daha güç olabiliyor. Bu durum da düşünceyi hayata geçirme noktasında karşımıza bir engel olarak çıkabiliyor.
Girişimcilerin yöneldikleri alanları dikkate aldığımızda, başarının temelini doğru zamanda doğru ihtiyaca yönelik, planlı adımlar atmak oluşturuyor. Bu sebeple girişimci bir kişinin bulunduğu çağın farkında olması, sürekli gözlem yapması ve değişen talepler doğrultusunda inovatif fikirlerle yoluna devam etmesi başarı getirecektir. Çağın gereksinimlerine kapalı, teknolojiden uzak, ekip olmaktan ve sürekli olmaktan uzak atılan her adımın başarısızlık getireceği gibi, girişimci olma ruhuna da aykırı olduğunu düşünüyoruz.
Şirketlerde şu an dört kuşak bir arada başarıyla çalışabiliyor. Bunun artıları elbette çok ama bu konuda kurumsal verimliliğin sağlanması ve kuşaklar arası etkileşimin artırılması için olmazsa olmazları anlatır mısınız?
Farklı kuşakların bir arada çalışabilmesinin en önemli kaynağının yapılan işi sevmek olduğunu düşünüyoruz. Genç veya yaşlı çalışan hiçbir birey sevmediği bir işte başarı ve ilerleme gösteremeyecektir. Burada ilk kuşak şirket yöneticilerine ciddi görevler düşmektedir. Şirketin amaçları, faaliyetleri, başarıları ve gelecek hedefleri sonraki kuşaklara doğru aktarılmalı ki, gençlerde dedelerinin ya da babalarının kurdukları işletmelere karşı bir bağlılık oluşsun. Oluşan sevgi ve bağlılık zinciri, geçmiş kuşakların derin tecrübeleriyle atılan sağlam temelleri, genç kuşakların gelişim ve değişime ayak uydurma isteğini bir arada tutmaktadır.
Yani burada anlatmak istediğimiz, geçmiş kuşağın günümüz teknolojisine ayak uydurma konusunda genç nesilleri teşvik etmesi, fırsatlar vermesi, farklı kuşakların birlikte verimli bir şekilde çalışmasını sağlayacaktır.
Biz ikinci kuşak yöneticiler olarak firmamızda görev almaktayız. Kurucumuz ve babamız Sayın Saffet Akkoyun, 47 yıl önce kurduğu firmamızda bugün hala aktif olarak görev almaktadır. Kendisinin, çağın gerekliliklerine ayak uydurmaya yönelik değişime ve gelişime açık olan duruşu, iş ve proje geliştirmede gençlerin fikirlerini önemseyen ve dikkate alan bakış açısı firmamızda farklı kuşakların bir arada olabilmesinin en temel sebebidir.
Genç nesilde çalışan sirkülasyonu çok fazla. Sizce nedir bunun alametifarikası, özetler misiniz? Sizin gözlemleriniz ve tanık olduklarınız hangi sonuçları ortaya koyuyor? İyileştirmelerin hangi alanlarda ve nasıl yapılması gerekiyor?
Gerek kendi sektörümüzde gerekse farklı sektörlerde gözlemlediğimiz kadarıyla genç nesil çalışanlar memnuniyetsizlik yaşadıkları herhangi bir iş ortamıyla karşılaşmaları durumunda kariyerlerinde çok hızlı yön değiştirebiliyorlar. Bu sirkülasyonun artmasının sebeplerinden biri de gençlerin artık yurt içi veya yurt dışındaki imkanlara daha rahat ulaşabiliyor olmalarıdır. Çağımızın sağladığı teknolojik altyapı gençlere çok geniş bir iş yelpazesi sunmakta. Bu nedenle gençler finansal ve sosyal olarak hedeflerine ulaşmakta engel görmeleri ve kendilerini değersiz hissetmeleri durumunda kolaylıkla yer değiştirebiliyor.
Biz sanayiciler olarak, gençlerdeki bu memnuniyetsizlik ve motivasyon eksikliğinin bir diğer sebebinin de mesleki eğitim yetersizliği olduğunu düşünüyoruz. Çağımız inovasyon, gelişim ve dönüşüm çağı olmasına rağmen halen birçok iş kolunda mesleki eğitim gerektiren insan işgücü ihtiyacı yadsınamaz. Bu bölümler için yapılan istihdamlarda maalesef genç nesildeki bilgi ve beceri eksikliklerini görüyoruz. Bu noktada ülkemizin, mesleki eğitim standartlarını iyileştirmesi ve gençlerin mesleki eğitime yönelmelerini sağlayacak gelişim ve dönüşümlerde bulunması gerekmektedir.
Sizce çevresel sürdürülebilirlik ülkemizde doğru anlaşıldı mı? Bu konuda başarıya nasıl ulaşabilir, iyileştirmeleri nasıl yapabiliriz? Yeni nesil bu konuda neler söylüyor, bakış açılarını özetler misiniz?
Öncelikle sürdürülebilirlik kavramını ele alacak olursak, gelecek neslin kaynaklarını koruyarak faaliyet göstermek şeklinde özetleyebiliriz. Çevresel sürdürülebilirlik denildiğinde ise faaliyetlerimize, insana doğaya ve çevreye etkilerini minimize ederek devam etmek tanımı ortaya çıkmaktadır.
Yakın tarihimizde dile almaya başladığımız bu kavramlar ülkemizde de hızla anlaşılıp yaygınlaşmaya başlamıştır. Ancak sürdürülebilirlik kavramının evlerimizden işyerlerimize uygulanabilir bir sisteme dönüşmesi için hem biz işverenlerin, hem çalışanların, hem de ülkemiz yöneticilerinin daha kararlı ve süreklilik arz eden çalışmalarda bulunması gerekmektedir. Yeni neslin sürdürülebilirlik kavramını yaşam felsefesi haline getirmesi konusunda daha istekli olduğunu görüyoruz.
Makasan A.Ş. olarak bizler firmamızda uzun yıllardır çevre yönetim sistemimiz doğrultusunda faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Bu bağlamda atık yönetimi, enerji yönetimi, su yönetimi çalışmaları aktif olarak yürütülmektedir. Sistem devamlılığı için gereken yatırımlar ve personel eğitimleri de planlı bir şekilde devam etmektedir.
Başarılı dijital dönüşüm ne demek ve buna hazır mıyız? En basit ifadeyle Skype veya Teams ile görüşme yapmak, dijital dönüşüme ayar uydurmak mı demek? Bunları eskiden de yapıyorduk, neler değişti ve farklılaştı?
Dijital dönüşüme hazır olup olmamak bir yana dursun, dijital dönüşümü yaşamamak artık pek de elimizde değil. Toplumsal ve sektörel taleplere cevap verebilmek için dijital teknolojileri hayatımıza entegre etmek durumundayız. Skype ve teams uygulamaları elbette dijital dönüşümün gerektirdiği adımlardı ancak günümüzde çok daha farklı kavramlar da günlük yaşamlarımıza girmiş bulunmakta. Örneğin uygulama yazılımları, yapay zeka, algılama teknolojisi, sanal gerçeklik gibi kavramlar dijital dönüşümün bize öğrettiği birkaç oluşumdur.
Sektörel bazlı değerlendirdiğimizde, dijital dönüşümün bir şirketin faaliyetlerinin geneline yayılmaması halinde rekabetin, gelişimin, verimliliğin ve büyümenin sağlanamayacağını düşünmekteyiz.
Firmamızda da üretim faaliyetlerimizde verimliliği ve kaliteyi arttırmak amacıyla bir çok prosesimizde robotik sistemler ve yapay zeka uygulamaları kullanılmaya başlanmıştır.
Dijital çağın tüm olanaklarından yararlanıyor, Metaverse ile yüz yüze geliyoruz, Metaverse artık bizleri daha da yakınlaştırıyor. Gençlerin Metaverse’e karşı yönelişi nedir? Dijital dönüşüm odağında çalışmalar gerçekleştiren bir sanayi firmasında çalışmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Metaverse yani “evren ötesi” kavramı, genç nesil arasında ciddi bir hızla yaygınlaşmakta. Dijital dönüşüm kavramıyla ileri yaşlarında tanışan bir nesille dijital dönüşümün içerisine doğan bir neslin bir arada yaşadığını düşünürsek, toplumda metavers’e karşı farklı bakış açılarının gelişmesi olağandır. Yine de Metaverse kavramının kısa vadede toplumun genelinde yaygınlaşacağını düşünüyoruz. Global firmaların bu konuda yaptığı yatırımlar da bu gerçekliği ortaya koymakta.
Dijital dönüşüm odaklı faaliyetlerde bulunan bir firmada çalışmak elbette ki avantajlı olacaktır. Çalışan kişi sürekli değişen ve gelişen teknolojiye uygulamalı olarak adapte olacak, faydalarını bizzat yaşayacaktır. İş süreçlerini kısaltan, verimliliği arttıran teknolojik dönüşümler hem çalışanlarda performans ve motivasyon artışını sağlar hem de firmaların sektördeki rekabet güçlerini olumlu yönde etkiler. Saydığımız bu avantajların yanında dezavantajların değil de bazı zorlukların da olduğunu söyleyebiliriz. Firmaların dijital dönüşüm alanında yaptıkları yatırımları sistematik bir hale dönüştürmeleri gereklidir. Bu da sürekli kaynak ihtiyacı ve yeniliklerin takibini gerektiren bir döngüyü hayatımıza katar.
Savaşlar, karşıt güç dengeleri, kıtlık-su sorunu veya dünyayı etkileyen pandemi gibi nedenler geleceği nasıl değiştirdi? Siz geleceği nasıl değerlendirirsiniz?
Pandemi, kıtlık sorunu ve savaşlar öncelikli olarak insanların geleceğe bakış açılarını, davranış şekillerini ve şirketlerin gelecek politikalarını değiştirmiştir.
Özellikle yaşadığımız pandemi sürecinde farklı çalışma koşullarının da uygulanabilir olduğunu gördük. Uzaktan çalışma şekli geçici bir dönem için hayatımıza giriş yapmış olsa da firmalara ve çalışanlara sağladığı avantajları sayesinde alternatif çalışma şekli olarak yerini almıştır. Kıtlık, su sorunu ve savaşlar açısından geleceğimizi değerlendirdiğimizde aslında belirsizliğin hakim olduğunu görüyoruz. Bu belirsizlik ortamında hayata devam edebilmek için firmaların ve ülkemiz genelinde yetkililerin dışa bağımlılığı azaltacak çalışmalarda bulunması, doğal kaynaklarımızı tüketmeyi engelleyici önlemler alması gerekmektedir.