Candy Hoover Euroasia Ülke Müdürü Andrea Ojetti ile söyleşi
Mart 2013

Değerli BEYSAD Okurları;

Mart ayı dergimizde, bizlere herşeyin işten ibaret olmadığını hatırlatan, çok başarılı bir kariyeri olmasının yanında hep olumlu bir arayış içinde olan, tam bir İstanbul tutkunu, Candy Hoover Eurosia Ev Gereçleri A.Ş. Ülke Müdürü Sayın Andrea Ojetti ile birlikteyiz. Başka söze gerek yok, dopdolu içeriği ile hazırlanmış olan röportajımızı sizlere sunmaktan mutluyum. Kendilerine değerli zamanlarını bizlere ayırdıkları için teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Sayın Andrea Ojetti, bize kısaca kendinizden ve bu zamana dek geçen iş yaşamınızdan bahseder misiniz?

Roma Üniversitesi, Mekanik Mühendisliği Bölümü mezunuyum, doktoramı da aynı alanda yaptım. 1979’da Floransa’da bulunan Nuovo Pignone SpA’da Proje Müdürlüğü, Satış Müdürlüğü ve Genel Müdürlük yaptım. 

1986’da Indesit Company’de çalışmaya başladım. 26 yıl aynı grupta görev alarak, Merloni Asya Pasifik Singapur’da Genel Müdürlük, Indesit Company Arjantin Genel Müdürlüğü ve Doğu Avrupa Bölgesi Kanal Yöneticiliği görevlerinde bulundum. Ortadoğu, Kuzey Amerika, Avrupa, Çin, Singapur ve Avusturalya’da görev yaptıktan sonra İstanbul’a geldim ve bu şehre aşık oldum. 

2005’te Indesit Company Türkiye Genel Müdürlüğü’ne atanarak 7 yıl görev aldım. 

Aralık 2012’den itibaren Candy Hoover Eurosia Ev Gereçleri A.Ş.’de Türkiye Ülke Müdürü olarak çalışmaktayım. 

Başarınızın sırrı nedir? Çalışma şekliniz ve ilkelerinizden bahseder misiniz?

İş hayatında başarılı olmanın sırrı herkese göre değişmekle birlikte sanırım ortak öncelik; işini sevmek. Bu benim için de geçerli, işini severek yapan, daha da önemlisi sevdiği işi yapan biriyim. Çalışma şekli olarak planlı, verimli ve paylaşımcı çalışmaya inanırım. Hedefleri iyi belirlemek, organizasyonu doğru yönlendirmek, geleceği tahmin etmek, tecrübelerimi ekibimle paylaşmak, olaylara realist gözle bakmak değişmez çalışma ilkelerimdir. 

İşten arta kalan zamanların doğru değerlendirilmesine ve hobilere önem veririm. Yelkencilik, yamaç paraşütü, atletizm tutkularımın iş yaşantısında daha aktif ve başarılı olmamı sağladığına inanıyorum. 

Indesit Company’de geçen 26 yılın ardından başka bir şirkete geçmek radikal bir karar olmalı, çok özel değil ise sebebini öğrenmek isteriz.

Uzun yıllar aynı grupta çalışmak birçok avantajı beraberinde getiriyor ve önemli bir tecrübe sağlıyor. Ancak belli hedeflere ulaştıktan sonra sizi yenileyen, yeni ufuklara, yeni heyecanlara iten bir fırsatla karşılaştığınızda bunu iyi değerlendirmeniz gerekiyor. 26 yıllık Indesit deneyiminden sonra Candy Group’ dan gelen teklifi kabul etmek, kendimi yenilemek ve yeni hedeflere yelken açmak anlamında doğru bir karar oldu. 

Türkiye canlı ekonomisi, aktif ve enerjik yapısı ile fırsatları içinde barındıran bir ülke. Candy Group’un Türkiye’deki yatırımları ve yenilikçi hedefleri beni heyecanlandırıyor, bu hedeflerin bir parçası olmak beni fazlasıyla mutlu edecek. 

Candy-Hoover yönetim şemasında nerede duruyorsunuz? Yönetim şemasına ilişkin bilgi verir misiniz?

Candy Hoover EuroAsia Türkiye Ülke Müdürü olarak görev yapıyorum. Türkiye’deki üretim, satış, pazarlama, finans organizasyonunun başındaki kişiyim. Candy Group İtalya’da Deniz Aşırı Ülkeler Müdürü’ne bağlı olarak çalışıyorum. 

Bir söyleşinizde “Candy, ticari değil, endüstriyel sanayi yatırımı yapıyor” demişsiniz. Bu saptama, Türkiye için çok kıymetli bir durum. Candy’nin yapısı hakkında bilgi verir misiniz?

Candy Group Avrupa’nın beyaz eşya sektöründe en büyük şirketlerinden biri ve 7 ülkede 9 fabrikada üretim yaparak Candy ve Hoover olmak üzere 2 uluslararası ve Rosieres (Fransa), Iberna (İtalya), Jinling (Çin), Otsein (İspanya), Süsler (Türkiye), Vyatka (Rusya), Zerowatt (İtalya) olmak üzere 7 ulusal markaya sahiptir. 

Candy Group, Türkiye’ye geldiği günden itibaren kısa bir süre içinde önemli yatırımlara imza attı. Grubun Türkiye’deki performansına baktığımızda, öncelikli olarak yatırım odaklı bir strateji izlediğini görüyoruz. 2007 yılında Süsler markalı Doruk Ev Gereçleri’nin satın alınarak grubun Avrupa’daki fırın ve ocak grubu üretim üssü haline getirilmesinin ardından 2009 yılında kurutma makinesi fabrikası da eklenerek Türkiye’deki yatırımlara devam edilmektedir.  

Bu iki büyük yatırımla Eskişehir’de neredeyse İtalya’daki fabrikanın hacmine eşit bir kapasiteye ulaşarak yarattığı istihdam ile ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadır. Yan yana konumlanmış, lojistik, yönetim ve hizmetleri paylaşan bu iki fabrikamız, 56.000 m2 kapalı alan üzerinde yıllık üretim kapasitesi 1 milyon birim olan endüstriyel kompleks niteliğindedir. 

Candy Group olarak Türkiye’yi uzun vadeli yatırımlarımızın ana vatanı olarak görüyoruz, çalışanlarımız, yan sanayimiz, bayilerimizle birlikte giderek büyüyen bir ivme içinde Türk sanayisine katkıda bulunmaya devam ediyoruz. 

Beyaz eşya sektörünün Türkiye’de geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu gelişmede Candy nerede duruyor?

Hepimizin bildiği gibi, Türkiye beyaz eşya sektörü, yıllık 25 milyon adet ürünü aşan üretim kapasitesi ve 21 milyon adet üretimiyle Avrupa’nın en büyük üretim üssü. Sektörün bu kadar hızlı büyümesinin altında yatan en önemli faktör, kaliteli ve esnek üretim, yan sanayideki olumlu gelişmeler, yenilikçi ürünler, tasarım ve Ar-ge konusuna verilen önemdir. Üretimdeki olumlu şartların yanı sıra Türkiye’nin istikrarlı ekonomisi, dinamik iş gücü, genç nüfusu, yaşam tarzındaki modernleşme ve değişim hızı beyaz eşya sektörü satışlarını olumlu etkilemektedir. 2013 yılında beyaz eşya sektörünün ekonomideki büyüme hedefine paralel olarak %5 büyüyeceğini öngörüyoruz. 

Candy Group olarak 2013 yılında şu an %0.6 olan pazar payımızı 3 yıl içinde  %3 pazar payına ulaşmayı hedefliyoruz.  Bu hedefi ayrıştıracak olursak; yerli üretim ürünlerinde %5, ithal ürünlerde %2 pazar payını kendimize hedef edindik. 

Candy’nin uzun vadeli hedeflerinden söz eder misiniz? Yan sanayinizin de yeni gelişmelere açık olabilmeleri için sorumuza ek olarak yeni ürün gamı projelerinizi de bilmek isteriz?

Candy Group uzun yıllardır çevreye duyarlılık konusunda önemli yatırımlar yapmaktadır. Özellikle 2010’lu yılların başından beri ürün tasarım yatırımlarımızı doğaya dost malzemeler seçme anlayışına bağlı kalarak, ham maddeden başlayarak ürünün geri dönüşümüne kadar her safhasında çevreye duyarlı ve doğaya minimum karbon izi bırakan ürünler ile destekliyoruz. Candy Group çevre konusundaki çalışmaları sonucu, İngiliz menşeli Green Ray firmasından doğayla dost ürünler ürettiğini onaylayan belgeyi alan az sayıda kuruluştan biridir.

Grubumuzun yeni ürün tasarımları 3 yıllık planlar halinde projelendirilmektedir. Tüm ürün gamında pazarın ihtiyaçlarına uygun, yenilikçi, fonksiyonel, enerji tasarruflu ve çevreyle dost ve benzersiz ürün tasarımlarımız devam ediyor. 

Hoover Markanızın uzun yıllardır Türkiye’de bilinirliği olduğunu söylemek yanlış olmaz. Marka stratejilerinize ilişkin bilgi alabilir miyiz?

Türkiye’de Hoover denildiğinde özellikle elektrik süpürgelerinden dolayı herkes Hoover’i tanıyor ve marka bilinirliği oldukça yüksek. Ancak yıllar içinde genişleyen ürün gamımızı Türk tüketicisine tanıtmakta biraz geride kaldığımızı görüyoruz.  

Bugün Hoover Türkiye’de çok geniş bir ürün yelpazesine sahibiz. Solo Ürünler, Ankastre Ürünler, küçük ev aletleri olmak üzere 3 ana grup içinde yer alan ürünlerimiz yenilikçilik, çevreye duyarlılık fonksiyonel tasarım, enerji tasarrufu ve fiyat-değer oranı açısından tüketiciye büyük avantajlar sunuyor. Bunları Türk tüketicisine anlatmak ve markamızın tüm ürünlerinin tanınmasını ve kullanımının artmasını hedefliyoruz. 

Türkiye’de henüz çok yeni olduğumuz için mevcut durumda istediğimiz pazar payına henüz sahip değiliz. 2013 yılında pazarlama alanında çok daha aktif olmak istiyoruz. İtalya’daki yönetim çok coşkulu ve heyecanlı bir biçimde Türkiye pazarından umutlular. Bizler de Candy Hoover Türkiye ekibi olarak bu beklentiyi karşılamak istiyoruz. 

Indesit’de çok önemli gelişmelere imza attığınızı biliyorum. Eminim ki Candy’de de gözle görülür değişikler yaratabileceksiniz. 2013 ve sonrasında Candy’de neler olacak? Şirket olarak hedeflerinize ve bu hedeflere ulaşmak için yaptığınız çalışmalarınıza ilişkin bizleri aydınlatır mısınız?

Öncelikle dağıtım ağımızı kuvvetlendirmeyi hedefliyoruz. Sonrasında ise iletişim ve reklam çalışmalarına hız vereceğiz. Bunun yanı sıra geçtiğimiz ay çalışma ofisimizi İstanbul Kozyatağı’ndaki yeni yerimize taşıdık. Önümüzdeki 5 yıl içinde üzerinde ilerleyeceğimiz stratejik planlarımızla ilgili yoğun çalışmalar içindeyiz. 

Candy Hoover olarak 300 adet servis noktamız mevcut, verimli ve çok iyi çalışmaktadırlar. %0,6 pazar payımız bulunuyor ve hedefimiz Türkiye’de %3 pazar payı elde etmektir, bunu 3 yıl içinde yapmak istiyoruz. 

Bayi ağını geliştirmek bu gelişimin en önemli ayaklarından biridir muhakkak, bu konudaki gelişmeler hakkında da bilgi alabilir miyiz?

Bayi ağına çok önem veriyoruz. Bayilerimiz, markamızın ürünlerimizin tüketiciye yansıyan yüzleri ve son derece stratejik öneme sahipler. Biz her şeyden önce bayilerimize tanınan bilinen ve yenilikçi hedefleri olan bir marka avantajı sunuyoruz. Bayilerimizi iş ortaklarımız olarak görüyor ve yüksek kar marjı avantajı ile farklılaşıyoruz. 

Yaklaşık sadık 300 bayimiz var ve 1000 bayiye hitap etmeyi hedefliyoruz. Modern kanalla, teknoloji marketlerle de çalışmaktayız. Modern kanalın ürünlerimizin tanıtımı ve özellikle küçük ev aletleri için önemli bir yeri olduğuna inanıyoruz. Her iki kanalda da fiyat politikası konusunda çok hassasız, bayilerimizin kar marjının etkilenmemesini istiyoruz. Bizim gerçek dağıtım kanalımız geleneksel bayilerdir. Bu kanalda büyümek istiyoruz. Çünkü beyaz eşyada geleneksel kanal pazarın %89’unu oluşturmaktadır. 

Bu gelişmeler yoğun çalışma ve paranın yanında daha da önemli olarak kaliteli insan kaynağına bağlıdır diye düşünüyorum. İnsan kaynakları stratejilerinize ilişkin bilgi alabilir miyiz?

Candy Group Hoover Türkiye olarak 120 beyaz yaka, 440 mavi yaka olmak üzere 560 kişilik ekibimizle büyük bir ailenin üyesiyiz. Ekibimizin yaş ortalaması 32-35 civarındadır. 40 kişilik mühendis ve 25 kişilik Ar-Ge kadromuz bulunuyor. Üretim, satış, pazarlama ve diğer ekiplerimizle birlikte sanayiye kattığımız değerin bilinci içinde tüketicimize en iyi ürünü üretmek ve en iyi servisi vermek için çalışıyoruz. 

Farklı ülkelerde görev yapmış biri olarak Türk çalışanlara dair gözleminiz nedir?

Türkiye ekonomisi dinamik ve değişken bir yapıya sahip, bununla birlikte fırsatları ve yenilikleri de içinde barındıran bir özelliği var. Türkiye’deki yönetici profiline baktığımda Avrupalı yöneticilerden bir fark göremiyorum; dinamik, çalışkan ve iyi yöneticiler var, özellikle de yönetim kademesinin gençleştiğini gözlemliyorum. 

Ar-Ge faaliyetlerinizden söz eder misiniz?

Beyaz eşya sektöründe, artan teknolojik gelişmeler sonucu kaliteli ve ucuz üretim artık tüm üreticilerin yakalayabileceği bir değer olarak ortaya çıkıyor. Bu durumda üreticileri birbirinden ayıracak en önemli fark Ar-Ge ye yaptıkları yatırımdır. Biz de Candy Group olarak ürünlerimizde tasarıma ve Ar-Ge’ye çok önem veriyoruz. Enerji tasarruflu ve çevre dostu ürünlerde yaptığımız Ar-Ge çalışmaları sonucu birçok yenilikçi ürün geliştirdik. Ürünlerimizin yenilikçi özellikleri, kalitesi kararlılığımızı ve farkımızı ortaya çıkarmaktadır. 

Türkiye’deki Ar-Ge faaliyetlerimizi 25 kişilik bir ekiple gerçekleştirmekteyiz. Her yıl 3 büyük ölçekli proje ile 5-7 arası orta ölçekli projenin  yanı sıra satış organizasyonunun talep ettiği global pazarlara yönelik 150’ye yakın özel tasarım değişikliği projesi yönetiyoruz. 

Global pazarlara, müşteri taleplerini göz önünde bulundurarak ankastre fırın, tam boy fırın ve ocak tasarımlarını yapmaktayız. Milano’da bulunan merkezi Ar-Ge birimleri ile koordineli bir çalışma yürütmekteyiz. Laboratuvarlarımızda hem elektrikli hem de gazlı ürünlerin standart testlerini yapabilmekteyiz. Bu sayede innovatif fikirlerimizi ürünlerimiz üzerine uygulayabiliyoruz. Tüm ürünlerimiz satıldığı pazarların gerektirdiği normlara uygun sertifikalanmaktadır ve üretilmektedir. 2013 yılında devreye almaya hazırlandığımız yeni ürünler üzerinde odaklandık. Ürün tasarımı yanında ürünlerimizi ürettiğimiz temel teknolojiyi de kendimiz geliştiriyoruz. Bu da bize büyük bir esneklik sağlıyor. 

Sizin farklı ülke tecrübelerinizden de yararlanmakta fayda var. Türkiye ile yurtdışı beyaz eşya yan sanayiini karşılaştırır mısınız?

Türkiye Avrupa’nın en büyük üreticisi ve muhtemelen en büyük ihracatçısı. Burada pazar çok rekabetçi. Batı Avrupa ülkeleri ciddi bir kriz geçiriyorken, Türkiye pazarı hala büyümekte. Bu yüzden herkes bu pazara konsantre olmaktadır.

Yan Sanayinin Türkiye’de hangi konularda yatırım yapmasını önerirsiniz? Yan sanayilerin BEYSAD çatısı altında bir birliktelik oluşturmaları ve Türkiye’de üretilmeyen bazı komponentleri birlikte üretmeleri mümkün olabilir mi? Böyle bir girişim olması halinde destek verir misiniz?

Türkiye gelişmiş ve dinamik tedarikçilere sahiptir ve bir çok şirket aynı zamanda ürünlerini global beyaz eşya üreticilerine ihraç etmektedir. Firmamız rekabetçi Türk üreticilerini inovasyon faaliyetlerine tam bir iş birliği ruhuyla desteklemektedir.

Tedarikçilerinizle ilgili politikalarınız nelerdir, onlara verebileceğiniz mesajlarınız var mı?

Tedarikçilerimizle ilgili politikalarımız aslında tüm ana sanayilerin beklediği; kendisini sürekli geliştiren, müşteri odaklı, kalite-maliyet-teslimat konularında rekabetçi ve şirketimizin ihtiyaçlarına cevap verebilir nitelikte tedarikçilerle çalışmaktır. Candy Hoover Group olarak en önemli önceliğimiz, kalite ve müşteri memnuniyetidir. Bu konuda taviz vermeden üretim yapıyoruz, aynı şeyi tedarikçilerimizden de bekliyoruz ve kalite konusunu ana standart olarak görmelerini istiyoruz. 

Ayrıca beyaz eşya ürün fiyatlarındaki aşırı rekabetçilik, maliyetlerin düşmesi ve firmanın rekabetçiliğini koruması için yan sanayinin kendi verimliliğini arttırarak ürünlerini tam zamanında ve en uygun fiyatlı olarak sağlamaları tedarikçilerimizden beklediğimiz bir diğer önemli husustur.’’ 

Hazırlanmış ve pek yakında kamuoyuna tanıtımı yapılacak olan Beyaz Eşya Yan Sanayii Strateji Belgesi çalışmalarımız komite toplantıları ile sürüyor. Diğer beyaz eşya firmalarımız gibi Candy’nin de bu çorbada tuzu var. Bitmiş de olsa bu strateji belgesi yaşayan bir belge olarak ve her yıl güncellenecek; belgeden beklentileriniz nelerdir? Hangi noktalara muhakkak değinilmesini arzu ederdiniz?

BEYSAD tarafından büyük bir özenle yürütülen Türkiye Beyaz Eşya Yan Sanayii Strateji Belgesi çalışmasını sektörün hacminin, dinamiklerinin ve bunlara ait verilerin sağlanması sonucu küresel rekabette stratejik kararların alınmasına yön verecek olması açısından çok gerekli ve faydalı buluyorum.  

BEYSAD’la ilgili görüşleriniz ve BEYSAD’dan beklentileriniz nelerdir? Türk yan sanayii olarak strateji belgesi çalışması yanında, bizler sizler için farklı neler yapabiliriz?

BEYSAD’ın Türkiye’de beyaz eşya sanayiinin gelişmesi ve hizmet kalitesinin yükseltilmesinde önemli katkıları var. Bunun yanı sıra, yan sanayiin bir araya gelerek ihtiyaçlarını belirlemesinde etkin bir diyalog platformu olduğunu düşünüyorum. 

Türkiye gibi genç nüfusa sahip bir ülkede BEYSAD’ın üniversitelerle olan işbirliğini arttırmak ve ortak çalışma platformu kurmak aşamasında daha etkin olmasını bekliyorum. 

Profesyonel hayattan ayrıldıktan sonra nasıl hatırlanmak istersiniz?

Profesyonel hayat bana birçok farklı coğrafyada çalışmak, çok seyahat etmek ve farklı insanlarla tanışma fırsatı verdi. Bu açıdan kendimi çok şanslı ve zengin hissediyorum. Çalışma hayatından ayrıldıktan sonra ki şu anda henüz çok erken, çalıştığım şirket ve markalara maksimum katkıda bulunmuş ve beraber çalıştığım insanlar tarafından sevgiyle anılan biri olmak isterim.  

İstanbul aşığı olduğunuzu biliyorum, nereden geliyor bu tutku? Bu kadar kalabalık, karmaşık bir şehirde güzel ne buluyorsunuz? 8 yıllık Türkiye maceranızda zorlukları ile nasıl mücadele edebildiniz?

İstanbul’un tarihi dokusu, doğal güzellikleri ve yaşayan şehir olma özelliği ile beni çok etkiliyor. Sizi her an bambaşka duygu ve durumlara geçirebilen bir şehir. Bu yüzden İstanbul bende gerçek bir tutku oldu. Trafik ve yoğun nüfus gibi faktörlere rağmen burada yaşamaktan çok mutluyum. 

Aslında bu sorunun cevabı, öğrenci değişim programı ile tüm arkadaşlarınız Avrupa’ya giderken, sizin Mısır’ın İskenderiye şehrine gitmek durumunda kalışınız ve bir hocanızın size öğütlediği pozitif düşünmede olabilir mi?

Bu öğreti benim kariyerimin başlangıcı için çok önemliydi. Şu an ise sadece güzel bir anı.  Artık daha olgunum, kararlarımı aklımı ve kalbimi kullanarak alıyorum. 

Son bir soru da hakkınızda bilgileri araştırırken karşılaşıp da şaşırmış olduğum yamaç paraşütü ve seyahat tutkunuza ilişkin olacak. Yamaç paraşütü yapmak herkesin verebileceği bir karar değil, ne zaman başladığınıza, maceracı yapınıza, bu maceracı yapınızın işinize kattıklarına ilişkin de bir iki cümle almak isteriz.

Yamaç paraşütüne 2001 yılında başladım. Eğitimi Italya’da aldım. Italyan Serbest Uçus Federasyonuna üyeyim fakat genellikle burada uçuyorum. Türkiye’de yamaç paraşütü sporu için uygun birbirinden güzel yerler var. 

Yamaç paraşütü yanı sıra yelkencilik ve atletizmle de yakından ilgiliyim. Bu tür faaliyetlerin bireysel gelişime ve sosyalleşmeye katkısı olduğuna ve gerek iş hayatında gerek özel hayatta farklı açılardan düşünebilme ve doğru  planlama yapma konusunda çok geliştirici olduğuna inanıyorum.

Üye Girişi