Birlik Bağlantı Genel Müdürü Gizem Berk ile Söyleşi
Eylül 2023

Sizi tanıyabilir miyiz?

 

Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra Almanya’da Dortmund Teknik Üniversitesi’nde Otomasyon ve Robotik bölümünde yüksek öğrenimimi tamamladım. Birlik Bağlantı Elemanları’nda farklı bölümlerde çalıştıktan sonra, babamdan devraldığım genel müdürlük görevime devam etmekteyim. Firmamız 1988 yılında kuruldu ve otomotiv yan sanayi, beyaz eşya, mobilya ve inşaat sektörlerinin gereksinim duyduğu vida, cıvata, somun, perçin gibi özel bağlantı elemanlarını üretmekteyiz.

 

Gerçek girişimcinin tanımını nasıl yaparsınız, en önemli kriter nedir? Yurt dışındaki girişimcilerle kıyaslama yapıldığında ne gibi farklılıklar veya benzerlikler var? Peki, girişimcilerin yöneldikleri alanlar dikkate alındığında sizce başarının ve hatanın temelini neler oluşturuyor?

 

Gerçek bir girişimci topluma ve çevreye değer katmak amacında olan ve fikirlerini yaratıcı bir şekilde ortaya koyan kişilerdir. Trendleri takip ederek ihtiyaçları ve fırsatları başkalarından önce fark edebilirler. Girişimciliğin doğası gereği fırsatların yanında riskler ve belirsizlikler de mevcuttur. Özellikle teknoloji alanında ve sektörel alanda araştırma yaparak sürekli gelişim sağlayabilirler. Bu da onların riskleri olabildiğince minimize etmelerine yardımcı olacaktır. Kendilerini engeller karşısında motive edebilen ve değişen koşullara kolay adapte edebilenler başarıya daha kolay ulaşacaklardır. En önemli kıstaslardan biri hedeflerini önceden iyi planlamak ve bu anlamda kararlı olmak, çünkü süreç boyunca çok iyi bir fikre sahip olunsa bile gerçekleştirme aşamasında çok fazla beklenmedik zorluklar çıkabilecektir. Bu yüzden iyi bir iş planının yanında finansal kaynakların doğru bir şekilde yönetilebilmesi için mali plana sahip olunması gerekiyor.

 

Yurtdışında daha fazla teşvik ve destek bulabiliyor girişimciler. Bürokratik işlemlerin kolay olduğu ülkelerde girişimcilerin işlerini kurmaları daha hızlı olabiliyor. Aynı zamanda pazar büyüklüğü daha yüksek olan bir bölgede olmanın en büyük avantajı daha fazla müşteri kitlesine erişebilme potansiyeli de taşıması. Çok daha hızlı bir şekilde yatırımcı bulma ve işlerini geliştirme olanağına sahip olabiliyorlar.

 

Girişimciler için başarıya giden en önemli adım, hedef pazarını analiz edip müşteri gereksinimine uygun yaratıcı çözümler ortaya koyarken aynı zamanda rekabeti de iyi analiz etmek. Rekabetin olmadığı veya az olduğu bir pazara yönelmeli ya da pazarda kendilerini öne çıkaracak yöntemleri belirlemeliler. Bu anlamda teknoloji ve veri analizi ön plana çıkıyor. Teknolojiyi iyi kullanmanın yanı sıra güçlü bir ekip kurmak hem kendini hem de tüm üyeleri motive edebilen bir lider olmak girişimciliğin temel taşlarından. Disiplinler arası bir etkileşimi sürdürebilmek ve iyi bir iletişim becerisine sahip olmak ekibin başarısı için olmazsa olmaz.

 

Şirketlerde şu an dört kuşak bir arada başarıyla çalışabiliyor. Bunun artıları elbette çok ama bu konuda kurumsal verimliliğin sağlanması ve kuşaklar arası etkileşimin artırılması için olmazsa olmazları anlatır mısınız?

 

İş hayatında farklı kuşakların görüşleri ve yorumları birbirlerinden farklı olabiliyor. Burada ancak iyi bir iletişimin olduğu bir ortam kurumsal verimliliği sağlayabilir. Çalışanların düşüncelerini rahatça paylaşabildiği, yeni fikirlere açık bir ortamın sağlanması gerekmektedir. Farklı kuşakların birbirinden öğrenebileceği çok şey var. Hem kişisel hem de kurumsal gelişim için çeşitliliğe değer vermeli ve herkesin katkısını takdir etmeliyiz. Deneyimli çalışanların tecrübelerinden, genç kuşakların da yeni teknolojiler ve trendler hakkındaki bilgisinden yararlanabiliriz. Kuşaklar arası köprüyü güçlendirmede özellikle İnsan Kaynakları Departmanına büyük görev düşüyor. Her bir kuşağın farklı değer, davranış ve iş yapma şekillerini sinerji yaratabilecek şekilde bir dengeye oturtabilmeleri gerekiyor. Kuşaklar arası etkileşimi artırabilecek, farklı kuşakların ihtiyaçlarına yönelik eğitim ve gelişim fırsatları tanınmalı ve yetkinlikler bu şekilde artırılmalıdır. Çeşitliliğin şirketler için bir zenginlik olduğu benimsenmeli. Dört kuşağın birbirinden öğreneceği ve birlikte çalışarak güçlü bir ekosistem oluşturacağı bir iş ortamı, şirketin sürdürülebilir başarısı için kritik öneme sahip.

 

Genç nesilde çalışan sirkülasyonu çok fazla. Sizce nedir bunun alametifarikası, özetler misiniz? Sizin gözlemleriniz ve tanık olduklarınız hangi sonuçları ortaya koyuyor? İyileştirmelerin hangi alanlarda ve nasıl yapılması gerekiyor?

 

Genç nesil önceki nesillere kıyasla daha fazla iş fırsatına sahip. Kariyerlerinde hızlı bir şekilde ilerlemek ve yeni beceriler kazanmak için farklı iş deneyimleri arayabiliyorlar. İş arama platformlarında sürekli güncel tuttukları profilleriyle yeni iş imkânları için kapılarını açık tutuyorlar. Bunun sebeplerinden biri işyerinin kültürüne adapte olamamaları. İşyerinin değerleriyle kendilerininki uyumsuz olursa işyerine bağlılık sağlanamayabiliyor. Özellikle pandemi zamanında iş ve özel hayat dengesinin sağlanması yeni neslin kariyer seçiminde önemli bir rol oynamaya başladı. Yeni nesil kariyerine ve yetkinliklerine yatırım yaparken aynı zamanda kendine, aile yaşamına, arkadaşlarına ve sosyal etkinliklere de zaman ayırmaya özen gösteriyor. Bu dengeye saygı gösteren bir iş ortamını tercih ediyorlar.

 

Şirketin çalışanlarına değer veren ve sürekli gelişimlerini destekleyen bir anlayışa sahip olması gerekiyor. Yeteneklerine ve kariyer hedeflerine uygun eğitimlerle yetkinlik kazanabilecekleri bir iş ortamı oluşturulmalı. Farklı görüşleri, farklı iş yapma şekillerini ve çeşitliliği kucaklayan bir şirkette aidiyet duygusu da gelişiyor.

 

İş değiştirme kendi içinde riskleri de barındırıyor. Çalışan daha iyi koşullara kavuşma umuduyla girdiği yeni işte beklentileri karşılanmayınca tekrar iş arayışına geçiyor. Yeni işinde tekrar adaptasyon dönemi ve kariyerine tekrar alt basamaklardan başlama mümkün olabiliyor. Çalışanların sürekli değişmesi şirketler için de bir maliyet oluşturuyor. Genç nesillerden köklü ekipler oluşturabilmek için şirketler farklı bir çalışma kültürünün beklendiğini fark etmelilerdir. Şirketler, genç neslin beklentilerini ve ihtiyaçlarını anlayarak ve onlara uygun çalışma ortamları sunarak şirkete bağlılığı artırabilir.

 

Sizce çevresel sürdürülebilirlik ülkemizde doğru anlaşıldı mı? Bu konuda başarıya nasıl ulaşabilir, iyileştirmeleri nasıl yapabiliriz? Yeni nesil bu konuda neler söylüyor, bakış açılarını özetler misiniz?

 

Çevresel sürdürülebilirlik, doğal kaynakların ve çevrenin gelecek nesillerin de ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanılması ve korunması anlamında hem halkın hem de işletmelerin farkındalığının olması gereken bir konu. Ülkemizde çevresel sürdürülebilirlik kavramı, zamanla daha fazla önem kazanmış olsa da hala daha fazla eğitim ve geliştirme gerektiriyor.

 

AB Yeşil Mutabakatı stratejisi kapsamında, 2050’de Avrupa Birliği net sıfır emisyon bölgesi olmayı hedefliyor. Bu kapsamda 55’e Uyum veya Fit for 55 olarak tabir edilen, 2030 itibarıyla AB net sera gazı emisyonlarını 1990’a oranla %55 azaltma hedefine sahip. Bu dönüşümün finansmanının sağlanabilmesi için yeşil finansman ve yeşil merkez bankacılığı ortaya çıkıyor.

 

AB ile ortak hedef çerçevesinde Türkiye de Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı kamuya duyurdu. Eylem planı hedefleri arasında sınırda karbon düzenlemeleri, yeşil ve döngüsel bir ekonomi, yeşil finansman, temiz ekonomik ve güvenli enerji arzı, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir akıllı ulaşım maddeleri yer almaktadır. İhracat yapan şirketlerimizi en çok etkileyecek olan konu ise belirlenen ithalat ürünleri için sınırda karbon düzenleme mekanizması olarak görülüyor. Yeşil teknoloji ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar ve teşvikler ülkemizde bu bağlamda ivme kazanmakta. Bu şekilde hem biyolojik çeşitlilik ve ekosistem korunurken hem de enerji maliyetleri azalacaktır. Atık yönetimi süreçlerinin iyileştirilmesi ve geri dönüşümün teşvik edilmesi, çevreye olan olumsuz etkileri azaltacaktır. Plastik kullanımının minimize edilmesi, sensörlü veya enerji verimli elektrik lambaları kullanımı, yalıtım gibi alabileceğimiz önlemlerden başka güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kullanımı, yağmur suyunu hasadıyla geri dönüşüm sistemlerinin kullanımı, sularımızın ve toprağın korunmasını sağlayacak olan ekolojik tarım ile pestisit veya kimyasal gübre kullanımı yerine organik tarım teşviki ve karbondioksit salınımını azaltacak olan çevre dostu ulaşım gibi geniş bir yelpazede bu konuyu ele alabiliriz. Bu konuda herkesin farkındalığının olması toplumsal olarak dönüşümü de sağlayacaktır. Gençler bu konulardaki duyarlılığını sosyal medya ve dijital platformlarda göstermekte. Bu şekilde daha fazla bilgi akışı ve farkındalık yaratabiliyorlar. Hem şirketlerden hem de hükümetten ortak projelerle somut adımların gelmesini talep ediyorlar. Şirketlerin veya organizasyonların sosyal sorumluluk projelerine ve çevre dostu projelere önem veriyor ve destekliyorlar.

 

Başarılı dijital dönüşüm ne demek ve buna hazır mıyız? En basit ifadeyle Skype veya Teams ile görüşme yapmak, dijital dönüşüme ayar uydurmak mı demek? Bunları eskiden de yapıyorduk, neler değişti ve farklılaştı?

 

İşletmeler dijital dönüşüm sürecinde gelişmelere ve teknolojik değişimlere uygun bir şekilde adapte olmak zorunda. Dijital dünyada meydana gelen hızlı değişimler şirketlerin rekabetçiliğini artırmak için elzem, bu yüzden teknolojik gelişmelere ne kadar hızlı ve efektif uyum sağlarsak o kadar başarılı bir dijital dönüşüm sağlamış oluruz.

 

Bu dönüşüm, işletmelerin dijital teknolojilerini iş süreçlerine entegre etmesini gerektiriyor. Dijital araçları kullanarak verimliliği artırabilir ve müşteri deneyimini geliştirebiliriz. Aynı zamanda yeni pazarlara ulaşmada da avantajlı konumda olmamızı sağlayabiliriz. Veri analizi yaparak kritik noktalarda iş süreçlerini optimize edebiliriz. Operasyon maliyetlerini düşürmek için akıllı sensörlerden yararlanabiliriz, nesnelerin internetiyle anlık üretim takibi yapabiliriz. Kaynak kullanımında verimliliği artırabiliriz.

 

Dijital dönüşümün en büyük avantajlarından biri de veri odaklı karar almanın desteklenmesidir. Büyük veri analizi ve yapay zekâ teknolojileri kullanarak veri kaynaklı karar alabiliriz. Bu sayede işletmelerin stratejik yönetimi ve performansı geliştirilebilir.

 

Türkiye’de dijital dönüşüm konusunda son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Fiber optik altyapının sağlanması, geniş bant internet kullanımının yaygınlaşması, bulut bilgi teknolojisi dijital dönüşümün en temel faktörleridir ve Türkiye bu konuda önemli adımlar atmış olsa da daha fazla gelişime ihtiyaç duymaktadır. Bu teknolojilerin etkin kullanılabilmesi için nitelikli insan kaynağı ve dijital becerilere sahip çalışanlara daha fazla ihtiyacımız olacak. Türkiye'de eğitim sisteminde dijital teknolojilerin entegrasyonu ve dijital becerilerin geliştirilmesi konusunda daha fazla yol kat etmemiz gerekmekte. Dijital dönüşümün yaygınlaşmasıyla birlikte dijital güvenlik ve veri koruma konusu da önem taşımakta.

 

2030 AB Dijital hedeflerine yaklaşabilmemiz için uygun yatırım ortamının oluşması gerekmektedir. Dijital hizmetlerin farklı sektörlerde de yaygınlaşması için teşviklerin artırılması gerekmektedir. Veri güvenliği, kişisel verilerin korunması ve bu konularda yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Ayrıca kamu ve özel sektörün birlikte çalışması, bürokratik işlemlerin hızlıca aşılarak dijital dönüşümü hızlandırması ve kaynakların daha verimli kullanımı için önemlidir.

 

Dijital çağın tüm olanaklarından yararlanıyor, Metaverse ile yüz yüze geliyoruz, Metaverse artık bizleri daha da yakınlaştırıyor. Gençlerin Metaverse’e karşı yönelişi nedir? Dijital dönüşüm odağında çalışmalar gerçekleştiren bir sanayi firmasında çalışmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?

 

Metaverse, sanal dünya ile gerçek hayatın bir araya getirildiği dijital bir platform. Metaverse ile sanal etkinlikler, sosyal etkileşimler ve diğer dijital olanaklara erişilebiliyoruz. Artırılmış gerçeklik teknolojisiyle 3D sanal ortamlarda hem eğlence hem iletişim hem de iş kurma olanakları mevcut. Gençlere gerçek hayattan daha farklı sosyal etkileşimler sunarak yeni bağlantılar kurma fırsatı sunuyor. Sanal gerçeklikle oluşturulmuş oyunlarda kişiler kendi karakterlerini yaratarak dijital dünyada sanal bir varoluş sergiliyorlar. Sanatla ilgili kişilerin dijital tasarım ve içerik oluşturabilmesine olanak tanıyor. Sanal sergilerde ve sanal müzelerde biz bu sanat eserlerini gezebiliyoruz. Sanal dünyada e-ticaret ve dijital pazarlama gibi iş olanaklarını beraberinde getiriyor. Yine eğitim süreçlerini dijital ortama taşıyarak eğitmen ve öğrencileri aynı platformda sanal gerçeklikle bir araya getirebiliyor. Endüstriyi ve sanatı aynı ortama taşıyarak yaratıcı fikirlerin ortaya çıkmasını sağlıyor.

 

Dijital dönüşüm sayesinde sensörler aracılığıyla gerçek zamanlı veri toplanabiliyor, böylece kaynaklar daha verimli kullanılabiliyor. Bakım ve arızaların önlenmesi, üretime anlık müdahale edilmesiyle üretim hattında verimliliğin arttırılması sağlanabiliyor. Aynı zamanda çevreyi koruyan sistemlerle enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik desteklenebiliyor. Veri analitiğiyle üretim süreçlerinin optimize edilmesi gibi uygulamalarla dijital dönüşüm sağlanabilir. Dijital dönüşüm süreci yararlarıyla birlikte bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. Teknoloji yatırımları, personel eğitimi, güvenlik ve gizlilik gibi konular şirketlere ayrı bir maliyetle geliyor.  Çalışanların dijital dönüşümü benimsemesi ve sürece adapte olmasıyla birlikte kararlar daha bilgiye dayalı alınabilir ve şirketler için rekabet avantajı elde edilebilir.

 

Savaşlar, karşıt güç dengeleri, kıtlık-su sorunu veya dünyayı etkileyen pandemi gibi nedenler geleceği nasıl değiştirdi? Siz geleceği nasıl değerlendirirsiniz?

 

Pandemi döneminde özellikle teknolojik dönüşüm hızlandı. Çalışanlar uzaktan erişimle işlerini yürütmeye çalıştılar ve bu dönemde şirketlerde teknoloji kullanımı daha da yaygınlaştı. Eğitim 4.0 için gerekli olan dijital dönüşümün önemi fark edildi. Sınıflarda artık akıllı tahtalar, projeksiyonlar, 3 boyutlu yazıcılar daha fazla yer alıyor. Öğrenciler telefonlarına kolayca aplikasyon indirerek veya web üzerinden derslerine erişebiliyor, kesintisiz ve sınırsız ulaşımla derslerinin videolarını izleyebiliyorlar. E-kitaplar ve indirilebilir tüm kaynakları cihazlarına yükleyebiliyorlar. Zaman ve mekân kısıtlaması olmadan eğitimlerine devam edebiliyorlar.

 

Sağlık alanında da ileride yaşanabilecek olası pandemi veya başka sağlık krizlerine karşı hazırlıkların ve önlemlerin alınmasını sağladı. Salgınlarla mücadele için daha etkili sağlık altyapıları, tıbbi araştırmalar ve teknolojilerden yararlanma sağlık hizmetlerinin dönüşümünü etkiledi. Uluslararası karşıt güçler ve anlaşmazlıklar dünyadaki tüm diğer devletleri ekonomik, sağlık ve kültürel olarak sarsabiliyor. Göçlerle birlikte ülkelerin sosyal dinamikleri değişirken istihdam, sağlık ve eğitim gibi konularda altyapıların hazırlıklı olması önem taşıyor. Ekonomik yaptırımlar, ticaret kısıtlamaları veya ambargolar sadece savaşın olduğu bölgede değil diğer ülkeler için de sorun teşkil ediyor. İlgili ülkelerden ithal edilen ürünlerin üretimi sekteye uğruyor ve tedarik zincirinde kopmalar yaşanıyor. Mesela gıda ve enerji tedariğinde zorluklar yaşanması tüm dünyada krize yol açabiliyor.

 

İklim değişikliğinin doğal kaynaklarımıza olan etkisini görüyoruz. Su ve temiz gıdaya erişimin gelecek nesiller için mümkün kılınabilmesi gerekiyor. Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümlerle topraklarımızı ve su kaynaklarımızı koruyabiliriz.

 

Bütün bu gelişmeler, küreselleşme ve bilgi akışının çokluğu gelecek neslin ihtiyaçlarını ve beklentilerini değiştirdi. Sürekli öğrenme ihtiyacıyla bilgiye kolay ve hızlı ulaşabilmek daha da önem kazandı. Tüm gelişmeleri hızlıca takip edebiliyor, sosyal ağlarla fikirlerini duyurabiliyorlar. Doğaya ve çevreye, insan haklarına, fırsat eşitliğine duyarlı ve farkındalığı yüksek bir nesil geliyor. Teknoloji araçlarına kolaylıkla adapte olmalarıyla hem sosyal alanda hem de sürdürülebilir iş modelleri kapsamında hayatlarımıza yenilikler getirecekler.

Üye Girişi