
Kerem Altuğ: 2016 yılında Sabancı Universitesi Yönetim Bilimleri Bôlümü’nden mezun oldum.
Mezuniyet sonrası yurt içinde ve yurt dışında çesitli firmalarda çalışıp tecrübe kazandıktan sonra, 2019’da Arma’da Satış Pazarlama Bölümü’ndeki görevime başladım. Arma’ daki aktif görevimin yani sıra yenilenebilir enerji ve yazılım alanındaki girişimlerde de rol almaktayım.

Kaan Kaya: 2016 yılında Robert Koleji’nden mezun olduktan sonra Koç Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’ne başladım ve 2020 yılında lisans eğitimimi tamamladım. Aynı yılın Eylül ayında, şirket birleşmeleri ve devralmaları alanında faaliyet gösteren Pragma Finansal Danışmanlık şirketinde çalışmaya başladım. Pragma’daki 3 yıllık yoğun ve kapsamlı tecrübemin ardından, 2023 yılında Arma Filtre ailesine katıldım. Arma’daki görevime Finans Uzman Yardımcısı olarak devam ediyorum.
Gerçek Girişimcinin Tanımı, Kriterler ve Yurt Dışındaki Girişimcilerle Karşılaştırma
Gerçek girisimci; yenilikçi ve sürdürülebilir iş fikirlerini risk alarak hayata geçiren, değişen koşullara hızlıca uyum sağlayan kişidir. Girişimcilerin odaklandıkları alanlarda başarı şu olmalarının temelinde doğru pazar analizi, etkili bir ekip kurma ve stratejik planlama yatar. Öte yandan, eksik finansal planlama, hızlı büyüme arzusu ve rekabeti göz ardı etmek gibi hatalar ise basarisizliklara yol açabilir.
Gelişmiş pazarlardaki girişimciler, Türkiye’deki rakiplerine göre, risk sermayeleri ve yatırım fonlarına daha kolay erişebilmekte, genellikle daha büyük ölçekli finansman olanaklan bulabilmek-tedirler. Ayrıca Türkiye’de başanlı olmak, girişimcilerin sürekli değişen ekonomik koşullara uyum sağlama yeteneğine dayanır.
Ekonomik dalgalanmalara karşı bu denli dirençli olabilen girişimciler, kriz yönetimi ve hızlı uyum sağlama becerileriyle büyük bir deneyim kazanarak rekabet avantaji elde ederler.
Dört Kuşağın Bir Arada Çalışması: Kurumsal Verimlilik ve Etkileşimi Artırma Yöntemleri
Şirketlerde 4 kuşağın bir arada çalışabilmesi, geniş bir bakış açısı ve bilgi birikimi yaratır; ancak bu çeşitliliği verimli kullanmak için kuşaklar arası iletişimin güçlü olması kritik bir gerekliliktir. Özellikle deneyim sahibi calisanlanın tecrübelerini genç nesillere aktarabilmesi ve gençierin de dijital dünyaya yatkinlikleri sayesinde bu bilgileri hızlı ve etkili biçimde kullanabilmeleri büyük bir sinerji yaratır.
Bu uyumu sağlamak için:
- Mentorluk Programları: Tecrübeli calisanlann gençlere mentorluk yapmasi, bilgi paylasimini ve iş süreçlerinin derinlemesine anlasilmasini destekler.
- Dijital Proje Ekipleri: Dijital becerilere daha yatkın genç calisanlarin, süreçleri dijitalleştirmeye yönelik projelerde aktif rol alması, bilgi birikimini teknolojiyle harmanlamayı sağlar.
- Görüş ve Geri Bildirim Toplantilan: Kuşaklar arası düzenli geri bildirim ve paylaşımlar, herkesin kendini ifade etmesi için firsatlar sunar ve ekip icinde güven ortamı oluşturur.
Bu yaklaşımlar, kuşaklar arasındaki etkileşimi güçlendirir ve farklı becerilerin işin her alanında verimli bir biçimde kullanılmasına olanak tanır.
Genç Nesilde Yüksek Çalışan Sirkülasyonu ve Nedenleri Genç nesilde yüksek sirkülasyonun en önemli nedenlerinden biri, farklı deneyimler yaşama isteği ve hızlı kariyer ilerleme beklentisi. Z kuşağı, geleneksel uzun vadeli iş anlayışından ziyade, anlam bulabilecekleri ve değer görebilecekleri işlerde kalma eğiliminde. Fakat bu durum, hem çalışanlar hem de şirketler için bazı olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Şirketler, adayları değerlendirirken iş değiştirme sıklığına dikkat eder; çünkü çalışanların sadakati, uzun vadede sağlanacak katkı ve uzmanlaşma süreci onlar için önemlidir. Sürekli iş değiştiren bireyler için de bu durum, belirli bir alanda derinleşme fırsatını kısıtlayabilir. Uzmanlaşmak zaman isteyen bir süreçtir, dolayısıyla bir konuya odaklanarak derin bilgi sahibi olmak, her alandan yüzeysel bilgiler edinmekten daha uzun vadeli bir başarı sağlayabilir.
Genç nesildeki yüksek sirkülasyonu azaltmak için en etkili yöntem, çalışanların eğitmeye ve gelişim fırsatları sunmaya odaklanmak olabilir. Kişiyi eğitip ona çeşitli gelişim olanakların sunulursa, kendine en uygun alanı bekleyip bu alanda uzman-‘aşmayı tercih edebilir. Bu tür bir yaklaşım, çalışanların uzun vadeli hedefler oluşturmasını desteklerken aynı zamanda şirkete olan bağlılıklarını da artırır.
Çevresel Sürdürülebilirlik ve Türkiye’deki Durum Çevresel sürdürülebilirlik konusu dünyada büyük bir gündem oluştururken Türkiye’de de giderek daha fazla ilgi görse de, birçok sektörde hala yeterince uygulamaya dökülememiş durumda. Bu noktada bu dönüşüm için büyük yatırımların gerekliliği de göze çapıyor. Yeni nesil, bu konunun önemini daha iyi anlıyor ve çevresel etkiyi azaltmak için bireysel sorumluluklar alıyor diyebiliriz. Fakat bu noktada bu konu, yalnızca şirketlerin değil, devletlerin ve hükümetlerin iş birliği içinde yürütmesi gereken bir konu. Tarafların el ele çalışması ve yatırım yükünün yalnızca bir tarafa yıkılmıyor olması büyük önem taşıyor. Ülkemiz-de de bu noktada devreye giren devlet destekleri, teşvikler ve düzenlemelerle çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak daha mümkün hale gelir. Bu sayede, yatırımların sürdürülebilirliği ve uzun vadede devamlılığı da garanti altına alınmış olur.
Dijital Dönüşüm: Tanımı ve Türkiye’nin Durumu Dijital dönüşüm, yalnızca dijital araçların kullanımına geçmekten öteye giden, kapsamlı bir yatırım ve uzun vadeli stratejik değişiklikleri gerektiren bir süreçtir. Bu geçişler, maliyetli ve zaman alan adımlar içerir; çoğu zaman tecrübeli yöneticiler, sürecin karmaşıklığı nedeniyle dijital dönüşüme temkinli yaklaşa-biliyor. Önceki deneyimlerime dayanarak bu çekinceleri anlıyorum. Dijital geçişler, görünenden çok daha fazla planlama ve hazırlık gerektiriyor, ayrıca ekibin bu değişime hazır ve hevesli olması önem taşıyor. Aksi takdirde, geçiş yüzeysel kalabiliyor ve eski çalışma alışkanlıkları tercih edilebiliyor.
Dijital sistemlerin yerine oturması uzun zaman alabilir; ancak sonrasında hem ekipler hem de yönetim için iş süreçlerinin daha verimli hale geldiği görülüyor. Özellikle dış müdahaleye kapalı ERP ve MRP sistemleri, şirketlerin performanslarını raporlama ve takip etme açısından büyük kolaylık sağlıyor. Dijital dönüşümün gerçek anlamda başarılı olabilmesi, bu çözümlerin tüm iş süreçlerine entegrasyonunu ve bu süreçlerin kurum kültürüne adapte edilmesini gerektirir.
Metaverse ve Dijital Çağdaki Gençlerin Yönelimi Metaverse, özellikle son yıllarda bir ilgi alanı haline geldi. Sosyalleşme, eğlence ve iş olanakları sunarak yeni bir etkileşim platformu oluşturuyor. Dijital dönüşüm odağında çalışan sanayi firmaların açısından, Metaverse üzerinden dijital ikiz teknolojileriyle üretim süreçlerini sanal ortamda test etmek gibi fırsatlar mevcut. Ancak yüksek altyapı maliyetleri ve veri güvenliği gibi dezavantajlar da söz konusu.
Geleceği Şekillendiren Faktörler: Savaşlar, Pandemiler ve Küresel Sorunlar Bulunduğumuz coğrafyanın getirdiği tehditleri göz önünde bulundurmak ve riskleri iyi yönetmek, bu bölgede başarılı bir girişimci olmanın temel gerekliliklerinden biridir. Ülkelerin risk algılan ve risk primleri birbirinden tamamen farklı olabilir ve bu da girişimcilerin stratejik planlamalarında en büyük etkenlerden biridir. Şirketin değerini belirleyen en önemli unsurlardan biri, kriz dönemlerinde sağlam bir duruş sergileyebilmesi ve krizleri başarıyla yönetebilmesidir. Şirketin uzun süre ayakta kalması, geçmiş krizlerden başarılı bir şekilde çıktığının ve risk yönetimini doğru stratejilerle uyguladığının bir. göstergesidir.
Son dönemde yaşanan savaşlar, pandemi ve iklim krizleri geleceği şekillendiren en önemli faktörler arasında. Tedarik zincirlerinin kırılganlığı, enerji bağımlılığı gibi konular geleceğe dair yeni stratejiler geliştirmeyi zorunlu kılıyor. Geleceğe daha dirençli bir yapı kazandırmak için, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım, otonom üretim entegrasyonu ve dijital altyapı güçlendirme gibi stratejiler, büyük önem taşıyor.