Ana Sayfa Genç BEYSADlılar Efe Önay ile Söyleşi

Efe Önay ile Söyleşi

yazar Serkan
157 görünümler

Merhaba, ben Efe Önay. 26 yaşındayım, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü mezunuyum. Başka bir firmada 2 senelik bir serüvenden sonra, geçtiğimiz 3 aydır Önaysan Endüstriyel’de aile işimize dâhil olmanın mutluluğunu yaşıyorum. 2 sene boyunca tecrübe için çalıştığım firmadaki kazanımlarımı, bugün işe koyabilmenin de gururu içindeyim.

Firmamızdan bahsetmek gerekirse; Önaysan, 1987 yılında bölgedeki ısıtma sektöründe gördüğü tamamlayıcı ürün ihtiyaçlarını karşılamak adına 10 kişilik bir Ar-Ge ekibi ile yola koyuldu. Tarihinde ısıtma, soğutma, elektronik, beyaz eşya ve otomotiv gibi bir sürü sektöre dâhil oldu ve günümüzde de ağırlıklı olarak ısıtma ve beyaz eşya sektörlerinde varlığını sürdürmektedir. Ana ürünleri olan Genleşme Tankı, Kurutucu Kondenseri ve Plakalı Eşanjör üretimi ile sektöründe büyük başarı elde etmiş bir firmadır.

Gerçek girişimcinin tanımını nasıl yaparsınız, en önemli kriter nedir? Yurt dışındaki girişimcilerle kıyaslama yapıldığında ne gibi farklılıklar veya benzerlikler var? Peki, girişimcilerin yöneldikleri alanlar dikkate alındığında sizce başarının ve hatanın temelini neler oluşturuyor?

Gerçek girişimciler, yaptıkları yatırımlar sonucunda ortaya çıkan ürünün hem kendine hem de topluma fayda sağlamasına önayak olan, risk almaktan korkmayan, kendinin ve sektörünün sınırlarını her zaman zorlamayı hedefleyen insanlardır benim fikrimce. Bana göre bu konudaki en önemli kıstas, bir girişimcinin elde ettiği mahsulün kendinden çok, topluma ne kadar fayda sağladığıdır.

Şirketlerde şu an dört kuşak bir arada başarıyla çalışabiliyor. Bunun artıları elbette çok ama bu konuda kurumsal verimliliğin sağlanması ve kuşaklar arası etkileşimin artırılması için olmazsa olmazları anlatır mısınız?

Dört farklı kuşağın bir arada çalıştığı bir iş yerinde aslında sorumluluk dört kuşağa birden düşüyor. Her bir kuşağa mensup bireyler, diğer kuşaklara eşit saygı ve hoşgörü ile yaklaşmalıdırlar. Geleneksel kurumsal düzenin özellikle pandemi sonrasında büyük bir dijital değişime gitmesiyle birlikte; her ne kadar Baby Boomer ve X kuşağı kendi altlarındaki kuşaklara işin inceliklerini öğretseler –tabiri caizse- onlara mentorluk yapsalar da, onların da Y ve Z kuşağından öğrenecek çok şeyleri var. Teknolojinin de gelişmesi ile hızla değişen ve gelişen bu düzende her kuşak birbirinden çok değerli kazanımlar elde edebilir. Kuşaklar arası etkileşimin arttırılması için ortak workshoplar, grup çalışmaları ve sosyal aktiviteler bu kuşakların bir arada çalışmasına ve birbirlerinin güçlü yanlarını keşfetmelerine fayda sağlayacaktır.

Sizin bu süreciniz nasıl gerçekleşti?

Ben aile işine başlamadan önce başka bir firmadaydım. Firmadaki çalışan sayısı çok fazla olduğundan dört kuşaktan da iş arkadaşlarım oldu. Orada birlikte çalıştığım arkadaşlarımla –yaşı kaç olursa olsun- kendi yaşıtımmış gibi anlaştım. Bugün hala kendileriyle görüşürüm. Böyle durumlarda bana kalırsa bir firmanın İnsan Kanyakları departmanının da rolü epeyce büyük. Mevcutta olan ekiple iyi anlaşacağı düşünülen yeni adayların ekibe dâhil edilmesi her zaman çalışanlar arasındaki bağlılığı ve genel motivasyonu arttırır. Benim mevcut işimdeki hayallerimden biri de yaş gözetmeksizin birbiriyle iyi anlaşan, kolayca işbirliği yapan ve motivasyonu yüksek bir ekip oluşturmaktır.

Genç nesilde çalışan sirkülasyonu çok fazla. Sizce nedir bunun alametifarikası, özetler misiniz? Sizin gözlemleriniz ve tanık olduklarınız hangi sonuçları ortaya koyuyor? İyileştirmelerin hangi alanlarda ve nasıl yapılması gerekiyor?

Kendimden de yola çıkarak diyebilirim ki, genç nesil hızlı sıkılabiliyor. Bir süre bir yerde çalışan genç bir insan, kısa süre sonra işinin monotonlaştığını düşünerek yeni bir iş arayışına girebilir. LinkedIn’de de sürekli benzer gönderilerle karşılaşıyorum; “Kariyerinizi tek bir yerde harcamayın, bol bol iş gezin, görün!” tipinde paylaşımlar hepimizin bol bol karşısına çıkıyordur. Bu tarz paylaşımlar genç nesildeki sirkülasyona belki de bir nebze açıklık getirebilir. Ayrıca, gençliğin getirdiği tecrübe açlığı ve risk alabilme lüksünü de bu formülün içinde unutmamak gerek. Henüz önlerinde uzun bir yol olduğunu bilen, kariyerinin başındaki bu genç insanlar, yaşça daha büyük insanlara göre düzenlerini daha kolay ve sık değiştirmekte bir zarar görmüyor olabilir. Gençler arasındaki bu çalışma sirkülasyonunu azaltmak için bazı şeylere öncelik vermek gerekmektedir. Öncelikle; verimli ve her düzene uyabilecek bir çalışma ortamı, iyi anlaşan bir ekip, bol bol ofis içi ve dışında sosyal aktivite, yapılan çalışmaların yöneticiler tarafından sözlü veya yazılı onay görmesi gibi birkaç örnek verilebilir.

Sizce çevresel sürdürülebilirlik ülkemizde doğru anlaşıldı mı? Bu konuda başarıya nasıl ulaşabilir, iyileştirmeleri nasıl yapabiliriz? Yeni nesil bu konuda neler söylüyor, bakış açılarını özetler misiniz?

Ülkemizde henüz çevresel sürdürülebilirlik açısından tam olarak bir başarıya ulaşılamamış olunsa da, çoğu firmanın bu konuda yaptığı çalışmalar takdiri hak ediyor. Katıldığım birkaç seminer sonucunda söyleyebilirim ki özellikle endüstride çevresel sürdürebilirliğe hızlı bir geçiş yapılacak gibi görünüyor. BEYSAD’ın da organize ettiği seminerlerin yanında farklı seminerlerden de gördüğüm kadarıyla; endüstride otomasyon gibi uygulamaların çoğalması ve bunun sonucu olarak da karbon ayak izinin azaltılmasına yönelik çalışmaların ülke bazında çevresel sürdürülebilirliğin başarıya ulaşması açısından umut verici olduğunu düşünüyorum.

Başarılı dijital dönüşüm ne demek ve buna hazır mıyız? En basit ifadeyle Skype veya Teams ile görüşme yapmak, dijital dönüşüme ayak uydurmak mı demek? Bunları eskiden de yapıyorduk, neler değişti ve farklılaştı?

Özellikle pandemi sonrasında çoğu büyük firma –gerek ulusal gerek de global- geleneksel çalışma tarzından çok yeni normal olarak adlandırabileceğimiz hibrit sisteme geçiş yaptı. Çalışanlar ve işverenler, çalışanların haftada iki veya üç gün ofise gelip kalan günlerde evlerinde veya dışarıda bir kafede, kısaca kendi seçtikleri alanda çalıştıkları zaman ortaya çıkan işten daha çok verim aldıklarını gördüler. Pandemi sürecini atlatmış olmamıza rağmen birçok firma hala bu düzeni sürdürüyor. Bir maille veya online bir toplantıyla çok daha kısa sürede tartışılıp çözülebilecek bir konuyu yüz yüze toplantılar ile uzatmak hem işin verimini hem de çalışanın motivasyonunu düşürebilir. Tabii ki, yüz yüze toplantıların daha etkili olduğu durumlar vardır. Ancak, insanlar hibrit sistem ile her konunun bir toplantı masası etrafında oturulup konuşulmasına pek de gerek olmadığını anlamış oldular. Şüphesiz; çalışanların sosyalleşebilmesi, işe ve iş arkadaşlarına bağlılıklarını sürdürebilmeleri ve oraya ait hissetmeleri, evlerini de ikinci bir iş yeri olarak görmelerinin önüne geçilmesi için ofiste çalışmak da elzemdir. Dolayısı ile imkanı olan her iş yerinin, sürekli ofisten veya sürekli evden çalışma yapmasındansa hibrit çalışma düzenine geçmelerinin daha verimli olacağını düşünüyorum. Bizim işimizin çok büyük bir kısmı üretim olduğundan bizde henüz böyle bir çalışma mümkün gözükmüyor, ancak, geleceğin ne göstereceğini bilemeyiz. Özetlemek gerekirse, benim açımdan başarılı bir dijital dönüşüm; geleneksel ve yeni düzenin harmanlanmış bir versiyonunun devreye alınmasıdır. Henüz her çalışma ortamı buna hazır olmasa da, ülkemizde bu sistemin başarılı örneklerini çokça görüyoruz, dilerim ki daha da göreceğiz.

Dijital çağın tüm olanaklarından yararlanıyor, Metaverse ve AI ile yüz yüze geliyoruz. Dijital dönüşüm çağında, dijital dönüşüm odağında çalışmalar gerçekleştirmenin kaçınılmaz olduğu bir çağda sanayici olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Benim için sanayide, üretimde olmazsa olmaz insandır. Tamamen otomasyon ile tasarlanmış bir hattın bile devreye alınması ve işletilmesi için en az bir insana ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak, üretimin geleceği de dijitalleşmedir. Dijitalleşmenin sanayideki payı görmezden gelinemeyecek kadar büyük. Otomasyon hatları, data ve simülasyon teknolojileri ve daha sayamadığım pek çok gelişme sanayide çığır açmış ve daha da açacak yeniliklerdir. İnsan gücüne eskisi kadar ihtiyaç duyulmaması, karbon ayak izinin azaltılması ve çevreye daha az zarar verilerek çalışılması, otomasyon hatlarındaki robotlar sayesinde daha hızlı, daha az hatalı, bunun sonucunda da daha az hurdalı çalışılıyor olması sanayicinin maliyetlerini büyük oranda düşürürken ürettiği ürünlerde de kalitesel mükemmelliğe daha da yaklaştırıyor. Ancak bu teknolojiler maalesef oldukça maliyetli. Yapılacak yeniliklerin en başında fizibilite çalışmalarının düzgünce yapılması çok önemli, yapılan yatırımlar ilgili uygulamaların devreye alınması durumunda ne kadar sürede amorte ediliyor, uzun ve kısa vadede ne gibi maliyetler ve kazanımlar sonuç veriyor… Bunun gibi birçok konunun göz önünde bulundurulduğu kapsamlı bir fizibilite çalışmasının ardından artılar, eksilerden fazlaysa maliyetler yerine uzun vadede kazançlar gözetilerek yola devam edilmelidir.

Savaşlar, karşıt güç dengeleri, kıtlık-su sorunu veya dünyayı etkileyen pandemi gibi nedenler geleceği nasıl değiştirdi? Siz geleceği nasıl değerlendirirsiniz?

Özellikle bütün dünyayı etkisi altına alan pandemiden sonra insanlar bence artık daha bilinçli. Dijitalleşmenin getirdiği kolaylıkları hepimiz en çok pandemi döneminde tecrübe ettik. Günümüzde sanayide ve ofis ortamlarında dijitalleşmesinin giderek artmasının hep bu durumun artçıları olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki diğer problemler konusunda hala pek bilinç sahibi değiliz, benim fikrimce. Amerika ve Çin arasındaki gerginlik bütün dünyayı etkiledi. Özellikle Türkiye’nin, dışa bağlılığını azaltarak olası bir felakette –bu bir soğuk veya sıcak savaş, deprem vb. gibi durumlar olabilir- kendine yetecek konumda olması gerekmektedir. Umarım dünya tarihinde meydana gelen sayısız savaşların sonuçlarından her ülke kendine bir ders çıkarır. Yalnızca üretim değil; sağlık, eğitim, gıda ve daha birçok alanda ülkeler kendilerini garantiye almalıdırlar. Biraz negatif bir düşünce olsa da, yarın bir felaketle karşı karşıya kalacakmış gibi bugünün hazırlığı yapılmalıdır. Bu da ancak bilinçli insanlar ile gerçekleşebilir.