Indesit Türkiye Satış Direktörü Turgay Dağ ile Söyleşi
Şubat 2012

Değerli BEYSAD Okurları;

Ana sanayi yetkililerimizle söyleşiler yapmaya, sizlerin merak ettiğiniz konularda onlara sorular yöneltmeye ve kendilerini sizlere daha da yakından tanıtmaya devam ediyoruz. Bu sayımızın konuğu Indesit Türkiye Satış Direktörü Sayın Turgay Dağ. Manisa  fabrika  müdürlüğü’nün ardından İstanbul’a gelerek başladığı yeni görevinde de başarılarına başarı katacağına yürekten inandığımız Turgay Dağ, bu söyleşisinde başarısının ve sektörel olarak Türkiye’ye verdiği önemin ipuçlarını paylaşıyor bizlerle. Her cümlesinden öğrenilecek çok şey olduğuna inandığımız röportajla sizleri başbaşa bırakıyor, değerli zamanını bizlerle paylaştıkları için kendilerine teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Sayın Turgay Dağ, bize kısaca kendinizden ve bu zamana dek geçen iş yaşamınızdan bahseder misiniz?
1969 İzmir doğumluyum. Orta ve lise öğrenimimi İzmir Özel Çamlaraltı Lisesi’nde 1986 yılında tamamladım. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği Fakültesi'nden 1991 senesinde mezun oldum. 1996 -1998 yılları arasında İngiltere’de hem dil, hem de lisans eğitimi aldım ve 1998’de Türkiye’ye döndüm. 1998 senesinde hem çalışıp, hem de Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Pazarlama master programını tamamladım.

İş hayatına 1992 yılında İzmir’de faaliyet gösteren Meltem Isıtma ve Soğutma Sanayii’nde İmalat Mühendisi olarak başladım. 2 sene çalıştıktan sonra Üretim Müdür Yardımcısı olarak ayrılıp, 1994 yılında Manisa’da kurulu olan Elbo firmasında (Elginkan & Bosch Joint Venture)  Planlama Mühendisi olarak göreve başladım. Elbo firmasından 1996 yılında Ingiltere’de eğitim görmek için ayrıldım. İngiltere’de 2 sene boyunca hem dil eğitimi, hem de özel bir Pre-MBA programına katıldım ve almış olduğum bir iş teklifi nedeniyle Türkiye’ye geri döndüm.

Türkiye’ye döner dönmez İzmir Serbest Bölge’de kurulu olan Omega Environmental A.Ş.’nin Fabrika Müdürü olarak işe başladım. Burada 1.5 sene çalıştıktan sonra yine almış olduğum bir teklifle o zamanki adıyla Merloni, şimdiki adıyla Indesit Company şirketinde İmalat Şefi olarak işe başladım. Yaklaşık 2 sene sonra Kalite Müdürlüğü görevine atandım. Bu görevimde ürünlerimizin özellikle Türkiye’deki saha sorunları konusunda ciddi başarılar elde ettik ve akabinde bana Üretim Müdürlüğü ve arkasından kısa bir süre sonra da Teknik Müdürlük pozisyonları bağlanarak Operasyon Müdürü olarak 2003’ten 2005’e kadar görevime devam ettim. 2005 yılı Şubat ayında Indesit Company’nin ilk Türk fabrika müdürü olarak fabrika müdürlüğü pozisyonuna atandım ve tam 6 sene fabrika müdürlüğü yaptım. 2011 senesinde ise yine Indesit Company dünya örgütünde bir ilk olarak Sanayi grubundan Ticari bölüme, Ticari Direktör olarak atandım.

Başarınızın sırrı nedir? Çalışma şekliniz ve ilkelerinizden bahseder misiniz?
Çalıştığım her pozisyon ve şirkette hatırı sayılır başarılar elde ettim ama benim için önemlisi hem ülkeme hem de yaşadığım bölgeye katkısı çok olan Indesit Company Türkiye’nin Manisa Fabrikası’ndaki yöneticiliğim esnasındaki icraatlarımdır. Eğer bir insan azimle çalışır ve isterse, hayatta her başarıya ulaşabilir diye düşünüyorum. Manisa Fabrikası’nı açtığımız günden beri eriştiğimiz büyük başarılar da bunun en büyük göstergesidir. Örneğin; 2005 yılında fabrika müdürü olduğumda Fabrika’da 600 kişiyle yılda 450 bin adet buzdolabı üretiyorduk. Şirketin aynı yıllarda İngiltere’de 4, Rusya’da 2, İtalya’da 8, Polonya’da 2 olmak üzere toplamda 17 fabrikası vardı. Polonya hem lojistik hem de işçilik maliyetlerinden dolayı şirketin gözdesiydi ve grup içinde ciddi bir endüstriyel cazibeye sahipti. Göreve geldikten sonra hemen diğer fabrikaları inceledim. Ekiple birlikte ilk icraatımız fabrikamızın felsefesini değiştirmek oldu. Hayır ve imkansız kelimelerini, sözlüğümüzden çıkardık, organizasyon yapımızı radikal bir şekilde değiştirdik ve geleneksel bölümlerin bir çoğunu kapattık. Üretim bölümünü tek bir çatı altında topladık ve maliyetlerimizi sabit gider olarak ciddi şekilde düşürdük. Benim için en önemli ilkeler planlı olmak, aktif ve yılmadan çalışmaktır.

Yönetim şemasında nerede duruyorsunuz? 
Indesit Türkiye Satış Direktörüyüm. Kısaca, Türkiye’deki yaklaşık 1000 bayi, 6 distribütör ve 260 zincir mağazanın satışlarından sorumlu bir ekip yönetiyorum.

Indesit Company’nin Türkiye ve dünyadaki tesisleri nerelerde ve oralarda neler üretiliyor?
Indesit Company’nin Manisa’da oldukça büyük ve aktif olarak çalışan hatta Avrupa ihracatında büyük önem taşıyan bir soğutucu fabrikası bulunuyor. Indesit ve Hotpoint-Ariston markalı birçok buzdolabımız ve soğutucumuz Manisa Soğutucu Fabrikamızda üretiliyor.

Avrupa’nın ikinci büyük beyaz eşya firması olan Indesit Company Türkiye ve dünya pazarında tüketicilere, Indesit ve Hotpoint-Ariston markalarıyla çamaşır makinesi, kurutma makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı, derin dondurucu, ocak, fırın ve davlumbaz gibi ev aletleri sunuyor.Bugün dünya çapında 16.000 çalışanımız ve 14 adet üretim noktamız bulunuyor. Bu üretim noktaları İtalya, Polonya, İngiltere ve Türkiye’de yer alıyor. Yılda 4 binin üstünde ürettiğimiz soğutucu ürünlerimizin üretimi İtalya ‘Caserta’, Polonya ‘Lodz’, Türkiye ‘Manisa’ ve Rusya ‘Lipetsk’ fabrikalarımızda yapılıyor. Çamaşır makinelerimizin üretimi, İtalya’da bulunan ‘Comunanza’, ‘Teverola’, Polonya ve Rusya’daki fabrikalarımızda gerçekleşiyor. Kurutucularımız ise daha çok İngiltere ‘Yate’de, İtalya ‘Turin’de ve Polonya ‘Radomsko’daki fabrikalarımızda üretiliyor. Ürün yelpazemizde geniş yer kaplayan yılda 3 buçuk milyon adetin üzerinde ürettiğimiz ankastre ocak ve fırınlarımız ise üç ana fabrikamızda üretiliyor: İtalya ‘Melano’, ‘Albacina’ fabrikaları ve Rusya ‘Lipetsk’ fabrikası.

Indesit Company’nin Türkiye vizyonuna ilişkin bilgi verir misiniz? Indesit Company ailesi içinde Türkiye Indesit nerede duruyor?
Avrupa’nın ikinci büyük beyaz eşya firması olan Indesit Company, Türkiye pazarında tüketicilere, Indesit ve Hotpoint-Ariston markalarıyla çamaşır makinesi, kurutma makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı, derin dondurucu, ocak, fırın ve davlumbaz gibi ev aletleri sunuyor. Açıkçası, Türkiye bizim için oldukça önemli bir pazar, çünkü Avrupa’da yaşanan krizin aksine Türkiye’de yaşanan büyümeye doğru orantılı olarak çalışma alanlarımızı arttırıyoruz. Doğrudan ya da dolaylı olarak binlerce kişiye istihdam sağlayan Indest Company’nin Türkiye’deki üretim ve operasyon merkezlerinde binin üzerinde kişi çalışıyor. Bunun yanında satış noktalarımızda tüketiciyle birebir ilişkide olan bayilerimizin sayısı gün geçtikçe artıyor. Türkiye genelinde bayilerimizin sayısı bugün itibariyle bini aştı. Türkiye,Euro bölgesindeki bu agresif kriz şartlarının bütün dünyayı etkisi altına aldığı bu dönemde, herkesin ilgisini çeken başarılı bir performans sergiledi. Indesit Türkiye 2012’de ve önümüzdeki yıllarda da Indesit Company için en önemli pazarlardan olmaya devam edecek. Indesit Türkiye olarak tüketiciyle yakın ve güçlü bir bağ kurmayı kendimize öncelik olarak belirledik. Diğer bir değişle vizyonumuz, tüketicinin ihtiyaçlarını öngörmeye ve üretimde, satışta her aşamada bu ihtiyaçlara uygun çözümler üretmeye odaklanmaktır.

Beyaz eşya sektörünün Türkiye’de geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu gelişmede Indesit Company nerede duruyor?
Beyaz eşya sektörü Türkiye’de gün geçtikte büyüyen ve gelişen bir sektör olarak öne çıkıyor. Türkler gerek kültürleri, gerekse yaşam stilleri dolayısıyla birçok Avrupa ülkesine kıyasla beyaz eşyalara çok daha fazla önem veriyorlar. Temizliğe, hijyene ve sağlığa oldukça önem verildiği ülkemizde tüketiciler beyaz eşyaya büyük paralar harcıyorlar. Bütün bu sürekliliği olan ve gelişen taleplerle doğru orantılı olarak, Türkiye’de beyaz eşya satışları ve üretimi de son yıllarda bariz bir şekilde artış göstermiştir. Örneğin; TÜRKBESD’den alınan verilere göre 2011 yılında TÜRKBESD üyelerinin toplam beyaz eşya üretimi % 20 artmış ve 16 Milyon 900 binleri aşmıştır. Yine TÜRKBESD’den alınan verilere göre beyaz eşya sektörü son on yıldır büyümeye ve gelişmeye devam etmektedir. Türkiye beyaz eşya sektöründe Avrupa’nın üreticisi konumundadır. Özellikle 2011 yılında % 15 büyüyen beyaz eşya sektörünün önemli bir kısmını kaplayan ankastre ürün serileri, önümüzdeki beş yıl boyunca gelişmeye ve daha da yaygınlaşmaya devam edecekler.

Bütün bu gelişmelerin yaşandığı ülkemizde Indesit Company çok önemli bir konumda duruyor. Indesit Company olarak şu an Avrupa’daki pazar payımız yaklaşık yüzde 14, Türkiye’de ise toplam % 8 pazar payına sahibiz. Indesit Company Türkiye, 2011 yılında pazar ortalamasının da üzerinde yüzde 22 oranında büyüdü. Devamlı büyüme için kendimizi sürekli yeniliyor ve pazarda fark yaratmak için sürekli çalışıyoruz. Bunu başarırken Türkiye’de sektörün nabzını tutuyor, gelişmeleri yakından takip ediyoruz.

Indesit Company’nin uzun vadeli hedeflerinden söz eder misiniz? Yan sanayinizin de yeni gelişmelere açık olabilmeleri için yeni ürün gamı projelerinizden de bahseder misiniz? Türkiye için yeni yatırım planları var mı?
Indesit Company olarak Türkiye pazarına girdiğimizden beri Türkiye’nin potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştık, hala çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz. 2012 yılında yatırımlarımızı daha da büyük oranda Türkiye’ye çevireceğiz. Biz Türkiye’nin, Avrupa'nın en iyi piyasalarından biri olduğunu düşünüyor ve Türkiye’deki potansiyele sonuna kadar inanıyoruz.

2011 yılında yaşanan olumlu gelişmelerle bizi daha da umutlandıran Türkiye pazarına önümüzdeki yıllarda daha da odaklanacağımızı gururla belirtmek istiyoruz. Bu yüzden önümüzdeki 3 yıl içinde Türkiye’ye 50 milyon Avro üzerinde yatırım yapma kararı aldık. Bu yatırımın bir kısmı üretim, yeni platformlar ve AR-GE çalışmaları için Manisa Soğutucu Fabrikası’na ayılırken, diğer bir kısmı da markaları güçlendirmek adına pazarlama, reklam tanıtım çalışmaları ve satış ağını güçlendirmek için kullanılacak. Türkiye’deki pazar payımızı orta vadedeyüzde 15’e çıkarmayı hedefliyoruz.2011 yılında yaşanan olumlu gelişmelerle bizi daha da umutlandıran Türkiye pazarına önümüzdeki yıllarda daha da odaklanacağımızı gururla belirtmek istiyoruz.

Yan sanayinizin de yeni gelişmelere açık olabilmeleri için yeni ürün gamı projelerinizden de bahseder misiniz?
Indesit’te yeni ürün hiç eksik olmaz, her gün bir projemiz var ve her gün bir ürün pazarlara sunuluyor. Manisa için konuşur isek, şu anda Çift Kapı–Kombi gruplarında yeni modeller için çalışmalar başladı, yatırımlar yapılmakta. Bunun dışında zaten diğer fabrikalar için birçok yan sanayimiz çalışmakta ve her yeni ürün için bu bilgiler kendilerine verilmekte. Bizler 3 yıllık planlarla çalıştığımız için Ar-Ge bölümleri ve yan sanayi geliştirme bölümleri hiç boş kalmaz.

Uluslararası bir firma yetkilisi olarak sizin farklı ülke tecrübelerinizden de yararlanmakta fayda var. Türkiye ile yurtdışı beyaz eşya yan sanayiini karşılaştırır mısınız? 
Türk tüketicisinin hayatında beyaz eşya oldukça önemli bir yer kaplıyor. Günümüzde neredeyse her evde bir buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi ve en azından bir fırın bulunuyor. Tabi ki evlerdeki beyaz eşyaların fonksiyonları tüketicilerimizin ekonomik durumlarına göre değişiklik gösterebiliyor ancak yine de birçok Avrupa ülkesi ve Amerika’yla karşılaştırdığımızda ülkemizde beyaz eşya satışları oldukça yüksek. Kendi tecrübelerim ve yapılan pazar araştırmalarından yola çıkarak söyleyebilirim ki aileye önem veren ve genelde ikiden çok çocuk sahibi olan Türk tüketicisi daha büyük beyaz eşyalar tercih ediyor. Örneğin; İtalya’daki bir eve girdiğinizde beyaz eşyaların boyutlarının ülkemize kıyasla çok daha küçük ve portatif olduğunu göreceksiniz. Bizim tüketicimiz için buzdolabı alırken rafların genişliği ve büyüklüğü, çamaşır makinesi alırken yıkama kapasitesinin en azından 7 kg olması, fırın alırken çoklu pişirim fonksiyonuna sahip olması oldukça önemlidir. Ancak Avrupa ülkelerinde örneğin İngiltere’de, ekonomik durumdan bağımsız olarak birçok evde çamaşır makinesi bulunmaz veya çok küçük boyutta makineler tercih edilir. Bunun nedeni İngiltere’de çamaşırhane kültürünün hakim olması, insanların evlerde çamaşır yıkamaya Türk aileleri kadar önem vermemesidir.

Türkiye üretiminizin ne kadarını ihraç ediyorsunuz, hangi ülkelere? Rekabet şartlarına ilişkin görüşlerinizi alabilir miyim? Türkiye pazarında ya da yurtdışında rakip gördüğünüz ülke ya da markalara ilişkin… 
Indesit Company olarak Manisa Fabrikamızdaki üretimimizin yüzde 80’ini Avrupa’nın çeşitli ülkelerine ihraç ediyoruz. 2000’li yılların başında 250 bin adet buzdolabı olan üretim kapasitesi, yapılan yatırımlarla 2010 yılında 1,5 milyon adede ulaştı.2010 yılında 1 milyon 260 bin adedi bulan üretim miktarı 2011’de yüzde 3 oranında arttı ve 1.300.896 adede ulaştı. Buna paralel olarak ihracat yüzdemiz de 15% artış gösterdi.  2010 yılında ihracatta 1 milyon adedi aşarak bir rekor kırdık. 2011 yılında da Manisa Fabrikamızdan toplam 1.094.738 adet soğutucu ihraç ettik. Bu rakamlar gerçekten çok ciddi rakamlar ve özellikle belirtmek isterim ki; Türkiye, Indesit Company için soğutucu üretiminde altın değerinde. Diğer bir deyişle soğutucu üretiminin oldukça büyük bir kısmının gerçekleştiği Manisa Fabrikası, Indesit ve Hotpoint-Ariston markalarının satıldığı diğer ülkeler için hayati bir önem taşıyor.

Indesit Company’nin sürdürülebilir gelişim, inovasyon ve enerji verimliliğini çok önemsediğini biliyorum. Bu konudaki yeni gelişmeler hakkında bilgi verir misiniz?
Indesit Company olarak bizim için sürdürülebilir gelişim, inovasyon ve enerji verimliliği hayati önem taşıyan ve bizi biz yapan en önemli üç konudur. Bu konularda sürekli olarak kendimizi geliştirmeye, daha da iyisini yaparak tüketicilerin hayatını daha kolay hale getirmeye çalışırken çevreye verdiğimiz zararı da minimuma indirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Son yıllarda enerji verimliliği yüksek ürünler yaratmak daha da büyük önem kazandı. Indesit Company olarak enerjinin hayati bir değer taşıdığını çok iyi biliyoruz. Bu yüzden AR-GE çalışmalarımız ve yaptığımız sürdürülebilir gelişim odaklı inovasyonlarla enerji verimliliği yüksek beyaz eşyalar üretmek için çalışıyoruz. Geliştirdiğimiz ECOTECH teknolojisiyle enerji tasarrufunu ürünlerimizde ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Buzdolaplarımızın, çamaşır makinelerimizin ve fırınlarımızın birçoğu A+, A++ hatta A+++ ürünlerdir. Örneğin; tasarımı ve gelişmiş teknolojisiyle tüketicilerin dikkatini çeken yeni nesil Luce serisi ankastre fırınımız Avrupa’nın en az enerji tüketen fırınıdır.

Aynı zamanda tüketicilerin enerji verimliliği yüksek ürünlere olan taleplerini de arttırmak için özel indirim kampanyaları yürütüyoruz. Enerji Tasarrufu Haftası’na özel olarak Şubat ayı sonuna kadar enerji verimliliği yüksek birçok ürünümüzde 50% indirim kampanyası yürütüyoruz. Bu ve bunun gibi kampanyalarla bir beyaz eşya firması olarak üstümüze düşen sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyor, tüketicilerin enerji tasarrufu konusundaki duyarlılığını arttırmayı hedefliyoruz. 31. Enerji Verimliliği Haftası kapsamında, 12-13 Ocak tarihlerinde İstanbul WOW Convention Center’da düzenlenen 3. Ulusal Enerji Verimliliği Forumu’nda Indesit Company olarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ‘Beyaz Eşyada Enerji Verimliliği için Verimli İşbirliği' hareketine katılımımızdan dolayı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından teşekkür plaketine layık görüldük.

Bunun dışında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda bugün Manisa Fabrikamız ‘en verimli tesis’ plaketi ile ödüllendirildi ve Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde enerji verimliliği alanındaki çalışmalarımız ve çevreye karşı duyarlılığımızla ‘üretim-proses dalında’ birinci olduk. Bu ödüller ve plaketler, yüksek enerji tasarrufu sağlayan buzdolapları üretmenin yanı sıra üretim sürecinde de verimliliğe verdiğimiz önemin birer ispatıdır.

Ar-Ge faaliyetlerinizden söz eder misiniz?
Indesit Company olarak AR-GE konusunda oldukça gelişmiş bir firmayız. Sürekli olarak tüketicilerin ihtiyaçları ve beklentileri dahilinde daha yaratıcı ve daha gelişmiş ürünler üretip pazara sunmak için çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz. Bir beyaz eşya firması olarak rekabetin oldukça güçlü olduğu günümüzde öne çıkmanın ve başarılı olmanın yolunun AR-GE çalışmalarına ağrılık vermekten geçtiğine inanıyoruz. İşte bu yüzden de her yıl yatırımlarımızın üçte biri daha yenilikçi ve faydalı ürünler yaratmak adına R&D çalışmalarımıza aktarıyoruz. Son yıllarda tüketicilerin hayatını daha kolay kılmak ve çevreye verdiğimiz zararı en aza indirgemek, enerji tüketimini minimuma indirmek için birçok yeni teknoloji geliştirdik, geliştirmeye de devam edeceğiz.

Indesit Company olarak, gelişim ve değişimin sonsuz olduğuna, yaşadığımız dünyayı daha iyi ve daha güzel hale getirmenin yeni teknolojiler üreterek olacağına inanıyoruz. Örneğin;Manisa Fabrikamızda AR-GE alanında çok önemli bir gelişme gerçekleşti. Daha önce 12 kişiyle çalışan AR-GE birimi, bugün 61 uzman ve mühendisin görev yaptığı bir AR-GE merkezine dönüştü. Manisa Fabrikası’nda faaliyet gösteren bu merkez, Türkiye’de faaliyet gösteren 84. AR-GE Merkezi olarak Şubat 2011’de sertifikasını aldı. Ayrıca, önümüzdeki üç yıl içinde Türkiye’ye 50 milyon Avro üzerinde yatırım yapma kararı aldık. Bu yatırımın önemli bir kısmı üretim, yeni platformlar ve AR-GE çalışmaları için Manisa Soğutucu Fabrikası’na ayrılacaktır.

Indesit’in satınalma süreçlerinde yan sanayilerinden en büyük beklentisi / kriterleri nelerdir? Satınalma süreçleri nasıl yürütülüyor?
Biz bir yurtiçi veya yurtdışı projeye başlarken önceliği, AR-GE ve Kalite Departmanlarımız tarafından onaylanmış ve beklentilerimize cevap verebileceğine inandığımız firmalarımıza vermekteyiz.

Biliyorsunuz 2003 yılında Türk Yan Sanayisi ile birlikte INDESIT’in yurtdışı fabrikalarına başlattığımız bir ihracat projemiz var. Pek çok yan sanayimiz başarıyla yurtdışı fabrikalarımıza da malzeme tedarik etmektedirler. Bu pazarlara girmek kolay olmadı ama unutmayalım ki yan sanayimiz dış pazarlara girerken, rakiplerimiz Avrupalı yan sanayilerdi. Onlarla fiyat anlamında rekabet etmek kolay, kalite anlamında rekabet etmek zordu. Ama şimdi roller değişti. Rakiplerimiz başta Çin olmak üzere diğer Uzakdoğu ülkeleri ve en önemlisi Doğu Avrupa ülkelerinden olmaya başladı.

Dış pazarlarda kalıcı olabilmek için yeni rekabet koşullarına hazırlıklı olmak gerekmektedir. Yan Sanayimize öncelikle sık yenilenen uluslararası standartları yakından takip edip, bu yasalara uyumlu üretim ile avantaj sağlamalarını öneriyoruz. Ürün kalitesinde devamlılığın hala diğer LCC’lere (Ucuz Maliyetli Ülkeler) göre bir avantaj sağlayacağını düşünüyorum. Zira diğer LCC‘lerin daha rekabetçi fiyat verdikleri, ülke avantajları olduğu malumdur. Ancak unutmayalım ki bu yeni kur politikaları ve lojistik avantajlarımızla halen rakiplere göre avantajlarımız var.

Tedarikçilerinizle yaşadığınız en büyük sıkıntı hangi noktada yaşanıyor? Kalite, lojistik, fiyat unsurları açısından değerlendirir misiniz?
Indesit Company olarak bizim için en önemli unsurlardan biri tedarikçilerimizle aynı değerlere sahip olmamız ve onlarla ortak noktada buluşabilmektir. Birlikte çalıştığımız her tedarikçimiz bizimle çalışmaya başlamadan önce bizim firma olarak hazırlamış olduğumuz ve bizim için oldukça önemli olan genel tedarik şartları genelgesini imzalamak zorundadır. Bu genelge bizim firma olarak tedarikçilerimizden beklentilerimizi yansıtıp, ilerde karşılaşabileceğimiz sorunlarını önceden öngörerek, onların yaşanmasına engel olur. Bu genelgenin temelinde bizim firma olarak takım işine ne kadar önem verdiğimiz vurgulanmıştır. Örneğin; bizimle birlikte çalışan her tedarikçi sürekli olarak daha gelişmiş ürün kalitesi için çalışmak zorundadır. Aynı zamanda çevreye duyarlı olup Indesit Company’nin kendi içinde içselleştirmiş olduğu etik prensipleri kabul etmek zorundadır. Kısacası, biz firma olarak bizim gibilerle çalışmayı tercih ediyoruz. Tedarikçilerimizle olan ilişkilerimizi de sürekli olarak devam ettirdiğimiz tedarikçi kontrol sistemimizle sağlıyoruz. Daha önce de belirttiğim gibi biz takım gücüne inanıyor, tedarikçilerimizin kalitesinin ve çalışkanlığının firmamızın başarısında oldukça önemli bir paya sahip olduğunu düşünüyoruz.

Yerli tedarikçilerinizi avantajlı ve avantajsız taraflarıyla karşılaştırmanızı rica edebilir miyiz? 
Son yıllarda ülkemiz beyaz eşyada Avrupa’nın önemli bir üretim merkezi haline geldi. Yabancı ve yerli üreticiler ülkemizin avantajlarının farkındalar. 

Bunlar:

  • Kaliteli olan işçilik ücretlerimizin Avrupalı ülkelerle karşılaştırıldığında halen daha ekonomik olması.
  • Türkiye’nin lokasyon olarak Avrupa’ya ve yeni pazarlara yakın olması.
  • Gelişen ve rekabetçi olan iş gücümüz, yan sanayilerimiz.
  • Genç nüfus ve hızlı büyüme
  • Yatırım maliyetlerinin düşük olması (inşaat ve makine sanayi)
  • Yabancı dil bilen çalışan sayısının çok olması
  • Esnek çalışmaya uygun olma
  • Beyaz yakalı personelin kaliteli olması ve şirketlerine bağlılığı
  • Yan sanayilerin kendi üretimleri için makine yapabilme yetileri ve Türkiye’de hızlı bir şekilde gelişen makina ve teçhizat sanayii 

Dezavantajlar: 

  • Elektrik ve elektronik komponentlerdeki üretim eksikliği ve rekabetçi olmayan ürünler
  • Ar-Ge ve Ar-Ge personeli konusundaki yetersizlikler
  • Kimya alanında Türkiye‘de ciddi bir üretim yok
  • Önemli bir konuda birlikte çalışma, yatırım yapma
  • Kümelenme olmaması
  • Teknolojik ve özellikle IT alt yapısı konusundaki eksikler 

Tedarikçilerinizle ortak çalışmalar yapıyor musunuz, hangi aşamalarda?
Indesit, DNA’sında inanılmaz bir yenilikçilik ve Ar-Ge var. Dünya genelinde her iş gününde yeni bir ürün yaratıyoruz. Böyle bir şirkette tedarikçilerimiz bizim için tam bir yardımcı sanayi görevini görüyor.

Artık dünya çok küçüldü ve bilgi en ucuz maliyetli dönemini yaşıyor. Sadece Manisa fabrikası için değil, Dünyanın herhangi bir yerindeki fabrika ve projemiz içinde tedarikçilerimiz ile çalışıyoruz.

Beklentilerinizi sanayicilerinize nasıl duyuruyorsunuz, yatırım yapmalarına güvence veriyor musunuz? Yan sanayinizi, özellikle Türk yan sanayisini nasıl destekliyorsunuz?
Biz 3 yıllık planlarla şirketimizi yönetiyoruz ve bugünden 2015 için planlarımızı hazırlayabiliyoruz.

Türkiye veya Dünyadaki herhangi bir fabrikamız için gerek lokalde, gerekse o üretim ülkesinde yatırımlarda her zaman Türk yan sanayisinden yararlanılıyor.

Birçok yan sanayimize fabrikalarımızda eğitimler veriyoruz. Birkaç yıl önce Avrupa Birliği fonlarını kullanarak Manisa’daki yan sanayilerimizde çalışan 200 beyaz yakalı çalışana tam 15 ana konuda eğitim verildi, konusunda Türkiye’ye örnek bir çalışmadır. Bütün bunların yanında, yan sanayi geliştirme bölümlerimiz ile sürekli birlikte zaman geçiriyoruz ve her yan sanayimizin gelişimini yakından takip ediyoruz.

Son birkaç yıldır Makine ve kalıp konularında ciddi miktarda Türk yan sanayisi hem Manisa hem de diğer fabrikalar için kullanıldı.

Indesit ricası ile, Indesit için, yurtdışından üretim yapmak üzere gelen yabancı tedarikçileriniz var mı?
Yurtdışı kaynaklı tedarikçiler de artık tıkanan ve büyümeyen kendi sektörlerinden dolayı, Türkiye’yi kendilerine hedef seçtiler. Türkiye her konuda hem içeride, hem dışarıda çok iyi gidiyor ve yabancılar ülkemizde yatırım için çalışmalar yapıyorlar.

Avrupa’nın yaklaşık % 25 beyaz eşyasını üreten bir ülkeye dışarıdan yan sanayi gelmesi çok normal. Bizler bunları 2003 yılında yan sanayilerimize söylemiştik. Bu konulara fırsat olarak bakmak gerekir, beraberce çok daha farklı birliktelikler sağlayabilirler.

Indesit fabrikalarının yerli ve yabancı yan sanayi kullanım oranları nelerdir? 
Manisa fabrikamızda ürettiğimiz buzdolaplarında 2003 yılında  %30 olan yerli malzeme kullanım oranında bugün, % 55 seviyelerine ulaştık. Bu oranı daha da arttırmak istiyoruz. Ancak bazı elektronik ve elektromekanik komponentleri hala yurtdışından alıyoruz. Bunun yanında özellikle Manisa fabrikamız için konuştuğumuzda plastik ve PU gibi 2 önemli hammaddenin ülkemizde üretimi yok.

Ülkemizde beyaz eşya üretim sayısı çok arttı. Artık bu komponentlerin üretimi için olacak yatırımların karlı olabileceğini düşünüyorum. Bu malzemeler için yan sanayiler kendi aralarında proje üretebilirler, ortaklıklar kurabilirler, gerekirse yabancı yan sanayiler ile ortaklık yapabilirler.

Avrupa’da üretim rakamları düşüyor, üretimler LCC’ lere gidiyor. Buna paralel olarak Avrupalı yan sanayiler de yeni ülke arayışları içerisindeler. Özellikle komponent üreticileri Türkiye’de yatırım imkanlarını çok ciddi şekilde araştırıyorlar. Bir kısmı gelmeye başladı. Bu konuda yan sanayilerimiz sektörlerini iyi analiz etmeliler.

Tedarikçileriniz ile ilgili politikalarınız nelerdir, onlara verebileceğiniz mesajlarınız var mı? 
Indesit Company olarak bizim için sürekli gelişim altın değerinde. Bu hayati sürekli gelişim sürecinde firma olarak her çalışanımıza ve tedarikçimize büyük sorumluluklar düşüyor. Tedarikçilerimizden en büyük beklentimiz kendilerini sürekli olarak geliştirmeleri ve daha iyiyi tedarik etmek için çalışmalarıdır. Çünkü biz hiçbir başarının tek başına kazanılacağına ve sürekliliğinin sağlanabileceğine inanmıyoruz. Bu yüzden de bizim için hayati değer taşıyan tedarikçilerimizden aynı bizim yaptığımız gibi gelişen ve değişen global dünyayı takip etmelerini, kendilerini sürekli olarak değişen trendlere adapte etmelerini bekliyoruz. İnanıyoruz ki doğru tedarikçilerle en verimli şekilde çalıştığımız sürece Indesit Company olarak pazardaki payımız her geçen gün daha da büyüyecek.

Yan Sanayilere tavsiyeler…

  • Katma Değeri yüksek ürün yapabilmeleri için teknolojiye daha çok yatırım yapmaları gerekmektedir.
  • Ana Sanayilerin %100’ünü ithal ettikleri komponentler var. Bunları araştırıp üretebilirler. Üstelik bu milli bir mesele ve cari açık için de gerekli. 

AR-GE yatırımlarını daha da artırmalarını tavsiye ediyorum. Ayrıca hükümetimizin bu konuda ciddi teşvikleri var. Çoğu zaman birçok Ar-Ge projesini sırf dokümantasyon var diye yapmayan yan sanayilerimiz var. Patent konusunu iyi analiz etmeliler. Artık dünyada patent savaşları var. Türkiye’deki üretim rakamları yatırım için önemli bir büyüklüğe gelmiştir. Avrupa’daki birçok sanayici zor durumda ve Türkiye’yi inanın bazen bizden daha iyi analiz ediyorlar. Bu konuda ciddi ortaklıklar kurulabilir. Proje çalışmalarında partner olarak sadece Ana Sanayii düşünmesinler. Ortak çalışmaları mümkünse yabancı yan sanayilerle de yapmanın yollarını arasınlar. Beyaz eşyada artık dünya önümüzde. Dibimizdeki İran’da ciddi üretimler var. Yeni pazarlara yönelmeliler. 

Ve son; Bilgi ve becerilerini artık bir ana ürün üretmek için kullansınlar. Yapacak çok iş var. 

Hazırlamakta olduğumuz Beyaz Eşya Yan Sanayii Strateji Belgesi çalışmalarında görüşlerinize başvurularımız sürüyor ancak bir kez de okurlarımızla paylaşmanızı rica edeceğim. Bu Strateji belgesinden beklentileriniz nelerdir? Hangi noktalara muhakkak değinilmesini arzu ederdiniz? 
Son yıllar Türk Beyaz Eşya sanayi için oldukça başarılı ve verimli geçti. Indesit Company olarak, bu başarılı ilerlemeyi yakaladığımız şu dönemde elde ettiğimiz bu olumlu gidişatın hız kaybetmeden kalıcı olmasını can-ı gönülden diliyoruz. Bu yüzden de bu strateji belgesinin oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz. Indesit Company olarak bu belgenin ciddi rekabet ortamının hakim olduğu günümüzde atılacak uzun vadeli adımlarda büyük fayda sağlayacağına inanıyoruz. Aynı zamanda Strateji Belgesi, özellikle beyaz eşya sektöründe daha da ilerlemek ve farklı teknolojiler yaratarak pazara yeni bir soluk getirmek isteyen firmalara yön gösteren bir yol haritası olacaktır. Bu belge sayesinde Türkiye’nin ihtiyaçları, eksik kalan veya daha önce hiç dokunulmamış olan tüketici talepleri daha net bir biçimde ortaya çıkacak. Bu, Indesit Company olarak bizim için olduğu kadar tüm beyaz eşya üreticileri için de sağlıklı bir yol haritası oluşturacak. 

BEYSAD’la ilgili görüşleriniz ve BEYSAD’dan beklentileriniz nelerdir? Türk yan sanayii olarak strateji belgesi çalışması yanında, bizler sizler için farklı neler yapabiliriz?
Beyaz eşya sektörü için Avrupa pazarına genel olarak baktığımızda bir daralma olduğunu görüyoruz ancak Türkiye’de herhangi bir daralma söz konusu değil. Aksine Türkiye, beyaz eşya sektörü için oldukça önemli bir potansiyele sahip ve her geçen yıl bu potansiyel artarak büyüyor. 2011 yılındaki %20 oranındaki büyümenin bunun en bariz göstergesi olduğuna inanıyorum. Bu başarılı büyüme sürecinde BEYSAD’ın önemli bir rolü bulunuyor. BEYSAD, sektörün ihtiyaçlarının dile getirilmesini ve etkin çözümler için ilgili tüm kurumların işbirliği içinde hareket etmesini sağlıyor. BEYSAD’ın sektöre has bazı özel konularda özellikle enerji verimliliği ve AR-GE çalışmalarına katkı sağlayacak konularda, proje ekipleri kurarak çalışmalar yürütmesinin hem beyaz eşya üreticisi firmalara ve tüketicilere, hem de sektörün gelişimine büyük katkı sağladığını düşünüyorum.

Üye Girişi